Galad’ın dikkati dağılmamıştı. Eyer derilerinin her gıcırtısını, taşa vurulan her nalın çınlamasını açık seçik duyabiliyordu. Üç metre ötede vızıldayan sineklerin sesini, kulağının içindeymişler gibi işitebiliyordu. Kanatlarının hareketlerini görebileceğini düşünecekti neredeyse. Sineklerle, avluyla, iki adamla birdi. Hepsi onun parçasıydılar ve kendi kendinin dikkatini dağıtması imkânsızdı.