"ilk canlı var olduğunda, oradaydım, bekliyordum. son canlı öldüğünde, benim işim de bitecek. sandalyeleri ters çevirip masaların üstüne koyacağım, ışıkları kapatıp kainatı kilitleyeceğim çıkarken."
Sandman maratonunda üçüncü cilt sonundayız. Tekrar okuyup yeni detaylar keşfetmek harika. Bir de üstüne bunu konuşacak birini olunca tadından yenmiyor, o yüzden
fyz 'e çok teşekkürler. Bu cilt serinin en kısa cildi galiba. 4 tane kısa hikayeden oluşuyor ve bu hikayeler sonraki ciltlerdeki olayların altyapısını oluşturuyor diyebiliriz bir nevi. Bu ciltte önceki cilde oranla daha az korku öğesi var. Gaiman bu sefer mitolojiye biraz daha fazla girmiş bu ciltte. Ayrıca ödül alan A Midsummer Nights Dream öyküsü bu ciltte bulunuyor. Shakespeare'in aynı adlı eserinden esinlenerek Sandman evrenine mükemmel şekilde uyumunu sağlamış. Bu dört öyküden biri Death üzerine yazılmış. Kendisini tamamen aşık olunacak bir karakter . Galiba bu cildin en kötü yanı bu kadar kısa olmasıydı. 3. Ciltte biraz daha genişleyen Sandman evreni, bizi kendisine daha çok bağlamaya başlıyor bile. Bir sonraki cildin yorumunda görüşmek üzere, rüyalarda buluşuruz...
İlk canlı var olduğunda oradaydım, bekliyordum. Son canlı öldüğünde, benim işim de bitecek. Sandalyeleri ters çevirip masaların üstüne koyacağım, ışıkları kapatıp kâinatı kilitleyeceğim çıkarken.
Siz insanlar eski kimliklere, eski yüzlere, maskelere tutunup duruyorsunuz hep, işleri bittikten sonra bile. Ama bazı şeyleri çöpe atmasını öğrenmeniz gerekiyor er geç.