Çoğu zaman mantığımız, hislerimizin etrafına bir kafes örerek onu hapseder. Duygularımız ne zaman bu kafesten çıkmaya çalışsa, mantığımız ona peş peşe sorular sıralar. Kalp ağrıtan, can yakan, bizi köşeye sıkıştıran sorular... Belki de bu sorulara bir cevap bulmak zorunda olmadığımızı anlayamadığımız için, birçok duyguyu kalbimizin en karanlık bölümündeki en derin kuyuya fırlatmak zorunda kalırız. Ardından elimizdeki hiçlikle kendimizi mutlu etmeye çalışırız.
Aşk, duygular karmaşası içinde çıkış yolu aramamızı isteyen, dünyanın en garip bilmecesidir. Bu bilmece, bizi dünyanın en iç ısıtan hissine ulaştırabilir. En karanlık acısıyla yüzleştirebileceği gibi... Fakat yaşamadan nasıl bilebiliriz?