Adalet Ağaoğlu’ndan okuduğum ilk kitap. Düşmek olgusunu kısa öykülerle farklı açılardan ele almış: elden ayaktan düşmek, kötü duruma düşmek, gözden düşmek, sokağa düşmek, çaresizliğe düşmek. Anlatımı basit olsa da toplumdan realist bakış açıları sunmuş yazar. Özellikle “Orta Sınıf” isimli öyküyü beğendim.
Adalet Ağaoğlu’nun kitabı yazma hikayesi ise şöyle gelişir: Adalet Hanım hastadır ve yatağında yattığı süreçte üç kere yere düşer. Sonucunda da içinde bi düşme korkusu oluştuğunu söyler ve düşmeyi farklı açılardan anlatmak ister.
Kitap sonrası araştırma yaparken denk geldiğim bir yazıdan şu parça ise gülümsememe sebep oldu. Nedenini, altına kitaptan koyacağım bir alıntı ile anlayabilirsiniz.
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Akif Karan, "Düşme, hayat kalitesini etkiliyor. Bir kez düşen bir kişide düşme korkusu, artıyor. Bu da hareketlerini yavaşlatmasına neden oluyor. Hareketlerini yavaşlattıkça, kas gücü azalıyor. Vücudun harekete dayanma mekanizmaları zayıflıyor ve düşme ihtimali artıyor. Bunlara bağlı olarak düşme korkusu ve mutsuzluk, düşenlerde diğerlerine göre, 4 kat daha fazla görülüyor." dedi.
Alıntı: “Gözden düşme korkusu gözden düşürmeye yaramış oluyor demek ki. Kendi düşen ağlamaz.”
Biz yine de böyle söylemeyelim. Ne demişler “Düşmez kalkmaz bir Allah.” :)