Bir insan Edwin Barnes gibi kötü bir şekilde giyinmiş ve tek kuruşsuz olabilir, ama içinde ateşleyici olan arzu ona hayatının fırsatını getirebilir.
Doğru yönde ne kadar uzun süre çalışırsanız başarıya o kadar yaklaşırsınız. Çok fazla insan başarı erişebilecekleri bir yerdeyken vazgeçmişlerdir. Başkasının yakalaması için bırakmışlardır başarıyı.
Amaç, bütün başarıların mihenk taşıdır, büyük ya da küçük fark etmez. Güçlü bir adam, amacı olan küçük bir çocuk ta rafından mağlup edilebilir. Yapacağınız işin önemi üzerinde ki düşünme alışkanlıklarınızı değiştirin, imkânsız görüneni başarabilirsiniz.
Henry Ford gibi kendi inancınızı ve kararlılığınızı diğerlerine iletebilir ve “imkânsızın” iyi bir şekilde yapılmasını sağlaya bilirsiniz.
İnsan zihni düşünebildiği ve inanabildiği her şeyi başarabilir.
Hayat’la tek kuruş için pazarlık edeyim derken
Tek kuruştan fazlasını vermedi bana,
Yine de tek kuruşluk servetimi sayarken
Dahası için her gece yalvardım ona.
“Her şeyin gidişi bize inancı öğretmek içindir. Sadece itaat et memiz gerekir. Her birimiz için bir rehber vardır ve dikkatlice dinleyerek doğru sözcüğü duyabiliriz.”
Başarı bir insanın hayatına girmeden önce insanın geçici yenilgiler ve belki de başarısızlıkla karşılayacağı kesindir. Başarısızlık bir insanı ele geçirdiğinde en kolay ve en mantıklı yol vazgeçmek gibi görünür. Çoğu insanın yaptığı da budur.