George Sand 'e yazdığı mektubunda şu uyarıyı yapıyor:
"
Duygusal Eğitim 'i çocuklar gibi oyalanmak için ya da hırslı tipler gibi bir şeyler öğrenmek için okuma, yaşamak için oku!"
Ben de okumalarımı hangi saikle yaptığımı bazen sorarım kendime, çoğunlukla yeni bir şey öğrenemediğim her günü ömürden bir kayıp olarak görmemden ileri geliyor.
"Yaşamak için okumak" her ne kadar idealize edilmiş gibi gelse de, okumanın yaşamın yalnızca bir parçası olduğunu da unutmamak gerekir.
Sitenin, iyi yazarlar etiketinin en tepesinde Said Nursi var. Keşke böyle kitaplar bulup öyle heveslerle yeniden okusam hayıflanmasıyla tekrar göz attığım
Duygusal Eğitim ve Hacivat-Karagöz gibi, harika oluşturulmuş iki aykırı tipiyle
Bilirbilmezler -tahsil yücel çevirisine rağmen- gibi kitapların 300 okunması yok. Burnumuzun boktan çıkması olanaksız gibi. Bireyin tekil olarak kendini iyileştirme çabasının, benzerlerini bulup onlarda teselli bulmaya çalışmasının; bir türlü uyanmayan, aptallığı azalacağına, bambaşka şekillerde olsa da, durmadan artan bir toplumda hiçbir manası yok! Toplumun boğar bireyi. Belki vasatlık negatif bir anlam yüklü artık. Fakat bir toplumun seviyesini, çoğunluğu oluşturan vasatlarının seviyesiyle ölçmek kabildir.