Üretim aracı gücü sahibi olmadan ve giderek bu sahipliği sağlamlaştırıcı ve üretim güçlerini geliştirici üstyapı kurumları ortaya çıkmadan artık ürünün bir kısmını devamlı alabilmenin olanağı yoktu. Bu ilişkilerle Batıcılar grubu, aydın kesimini temsil eder görünseler de, halkla, hiç değilse bazı sınıflarla tamamlaşan organik bir bağlantı kuramayacaklardı. Ve gerçekte çoklukla halka karşı düşebileceklerdi. İşte bu Batıcı grup, zaman zaman ele geçirdikleri iktidarda olsunlar, muhalefette olsunlar, Batı’daki kategorik tarihî gelişme modeline ters düşen bir yönde yürümek zorunluluğu içinde Batılılaşmaya çalışmıştır. Batıcı akımın bu özelliklerini, Batı açısından bakarak değerlendirdiğimizde, onda Batının çıkarlarına aracı olmak durumuna düşmüş bir akım niteliğini buluruz. Batı gelişmesi içinde sözde bir akımdır bu. Fakat Türkiye’ye has özellikleri, sebepleri elbette vardır. Osmanlı ve Türkiye tarihine has, bir anlamda bürokrat olarak kabul edeceğimiz bu grup, üretim güçlerinin daha süratli gelişimini engellemiştir. Hatta bazı dönemlerde (özellikle Tanzimat’ta) açıkça, üretim güçlerinin azalmasına, hatta tasfıyesine dahi sebep olmuştur.