Şöyle kitaplar yazın işte ya! Yazın, çevirin ve okuyalım.
O kadar güzel bir düzende işlenmiş ki konular, herhangi bir genel başlığa ihtiyaç olmadan da bu tür kitapların yazılacağını görüyoruz.
Kutsalın (sacer) ve Kurbanın "Ve Tanrı ışık olsun dedi." cümlesinden, yani tektanrıcılığa henüz geçmeden çok önce mitlerde, efsanelerde ya da ilkel kabile yaşamlarında da var olduğunu, bunların kullanış biçimlerinin günümüz ulus, modern devletlerine kadar tektanrılı dinlerle beraber yok olup yerine yenisi geçirilmeden, değişime uğrayarak geldiğini çok şaşırtıcı bilgilerle anlatıyor yazar.
Adem ile Havva'nın burunlarına üflenen nefesle beraber yeryüzüne düşüp ilk cinayetin işlenmesi, insanların çoğalması, dillerin bozulması, toplulukların kurulması, devletlerin ortaya çıkışı, devrimlerin, savaşların olması vb. sırasında neyin kutsal edildiği, neyin kurban edilmesi gerektiği ve kurbanın insandan evcil hayvana, evcil hayvandan şehadete kadar değişimi inceleniyor. Kutsal olan ayrıca kurban da edilebiliniyor. Evet Tanrı da kutsallığından kurbanlığa geçişi yaşıyor.
Bunların yanı sıra kadın erkek egemenliğinin dönüşümü ve tektanrılı dinlerin çoktanrılı dinlerle bağlantısı üzerinde de duruluyor. Özellikle erkek egemen sisteme geçişte hem edebiyattan hem tarihten hem mitten yararlanılırken ilginç ortak noktalar sergileniyor.
