İncelememe başlarken;kırbaçlanan ata sarılıp ağlayan ve efsaneye göre o olayın ardından bilincini kaybeden, pos bıyıklı amcam Nietszche'ye selam çakarak ve olayı anlatarak başlayacağım.Makalede okuduğum alıntıya göre:Yolda giderken yürümediği için atını kırbaçlayan bir faytoncu gördü. Zavallı hayvan çok bitkin görünüyordu. Hiç gücü kalmamıştı. Atın hiç hali olmamasına rağmen, sahibi onu hareket ettirmek için hiç durmadan kırbaçlıyordu.
“Her kim bir canavarla çarpışmayı göze alırsa, bir canavar olmayı da göze alsın. Çünkü karanlığa uzun süre bakarsanız, karanlık da sizin içinize bakmaya başlar.”
– Friedrich Nietzsche
Nietzsche gördüğü şey karşısında dehşete düşmüştü. Hızla oraya yaklaştı. Faytoncunun bu davranışını kınadıktan sonra, Nietzsche yere çöken ata yaklaştı, sarıldı ve ağlamaya başladı. Görgü tanıkları, atlara bir kaç kelimeyi mırıldandığını, fakat ne söylediğini anlayamadıklarını söyledi. Efsaneye göre filozofun son sözleri “Anne, ben bir aptalım” olmuştu. Tam o sırada bilincini kaybetti, zihni sonsuza kadar sürecek bir değişime uğradı.
İlginçtir:Merhameti yeren,merhameti acizlik olarak gören,duygusal insanları küçümseyen büyük bir filozof,kırbaçlanan at için bilincini yitiriyor.
Kitabı inceleyecek olursam;anlamlı özdeyişler ve çarpıcı felsefi yaklaşımlar gördüm.Filozofların dedikodusunu yaptık.Yazmış olduğu kitapları değerlendirdik.Derin bir kitaptı.Tan Kızıllığı,Putların Alacakaranlığı,Ahlakın Soykütüğü Üzerine,Böyle Buyurdu Zerdüşt kitaplarındaki keyfi alamadığımı da belirtmeliyim.