Friedrich Nietzsche fotoğraflarındaki filozof duruşundan dolayı, hep sert mizaçlı olarak canlanmıştır gözümde. Bu kitapta kullanıldığı uslüp ise ya çok sert, ya da çok yumuşak.
Almanlara karşı son derece kaba ve acımasız cümleler kurmuş ünlü filozof. Onlar kadar olmasa da Amerikalılar da nasibini almışlar. Kitapta meslektaşlarından bazıları da bu fırçadan faydalanıyorlar.
Ama iş kendi ve kitaplarına gelince çok tatlı bir uslüp ile okuyucuya anlatmış Nietzsche. Bu kitapta yaşamını çok etkileyen hastalığını ve onun kendisinde bıraktığı etkileri de kaleme almış. Ve bölümler halinde kitaplarını ve yazıldığı koşulları anlatarak tanıtmış. En iştahla bahsettiği kitap 'Putların Alacakaranlığı'(ben de okuyacaklarım arasına aldım). Kitabın genelinde de en çok dile getirdiği kitapları 'Böyle Dedi Zerdüşt'(kitapta bu isimle geçiyor) ve 'Dionysos Dityrambosları'. Ve bir kaç kitabını daha aynı şekilde anlatmış. Aslında onları okumadan önce veya sonra 'önsöz' olarak bu kitap okunabilir.
Kendisinin de; "Şüpheciler, her sözü üç beş anlama gelen filozoflar milleti..." diyerek teşhis koyduğu üzere;kitapta 'acaba ne demek istemiş?' diyerek bir kaç kez okuduğum cümleler oldu. Ama sonunda kafamda bir kalıba oturttum. Tabi bu konuda adı geçen kitaplar hakkında bilgi sahibi olmanın da çok faydası olurdu. O yüzden kısmet olur da bahsi geçen kitapları okursam, kesinlikle yeniden bunu okurum.
Tek ve en büyük sıkıntı çeviriydi benim için. Okumak isterseniz ki, tavsiye ettiğimi belirtmek istiyorum; araştırıp, daha kaliteli bir çeviri tercih edebilirsiniz.