Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Arıburnu ve Seddülbahir'de On Gün

Edebiyatın Çanakkale'yle İmtihanı

Beşir Ayvazoğlu

Edebiyatın Çanakkale'yle İmtihanı Sözleri ve Alıntıları

Edebiyatın Çanakkale'yle İmtihanı sözleri ve alıntılarını, Edebiyatın Çanakkale'yle İmtihanı kitap alıntılarını, Edebiyatın Çanakkale'yle İmtihanı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
AKİF
Değil mi sinede birdir vuran yürek... Yılmaz! Cihan yıkılsa, emin ol, bu cephe sarsılmaz!
Sayfa 158 - Kapı
Bütün davetlilerin birbirini tanıdığı ve aralarında ideolojik yakınlığın bulunduğu rahatlıkla söylenebilir. Heyetin teşkilinde hemen fark edilen husus, özellikle genç şairlerin pek tanınmış isimler olmadığıdır.
Reklam
Topal Asker!
İbrahim Alaettin de, "Yaralının Derdi" adlı manzumesinde, aynı hastanenin ağır yaralılara ayrılmış büyük çadırlarından birinde gördüğü, hemen yanında patlayan bir bomba yüzünden ağzı ve çenesi tamamıyla dağılarak burnuyla boynu arasında korkunç bir oyuk oluşmuş olan Mehmetçiğin hiç şikayet etmeden yarasının temizlenmesini bekleyişini ve gözleriyle söylediklerini anlatır.
Sayfa 168 - Kapı
İbrahim Alâettin
“Refakatleri haberiyle sevdiğimiz zevattan bir kısmı son günlerde kararlarından vazgeçmişlerdi.” Diyor ve bazılarının resmi görevleri sebebiyle, bazılarının da seyahat yorgunlugunu ve muhtemel tehlikeleri düşünerek bu tarihi fırsatı kullanmadıklarını söylüyor.
Ömer Seyfeddin
Heyetin Balkan Harbi'ne fiilen katılmış tek üyesi ve Yunanlara esir düşmüş bir asker olan Ömer Seyfeddin, harbin en feci sahnelerinin cereyan ettiği bu bölgeden geçerken yol arkadaşlarına yaşadıklarını anlatmış mıdır? Bilmiyoruz; bildiğimiz onun bu harp sırasında bir 'Ruzname' tuttuğudur. 1967 yılında Hayat mecmuasının Ocak, Şubat ve Mart aylarındaki sayılarında yayımlanan bu ruzname ( günlük ), Tahir Alangu'ya göre henüz ele geçirilemeyen asıl ruznamenin kitap halinde yayımlanmak üzere bizzat Ömer Seyfeddin tarafından özetlenmiş haliydi; mülazım-ı sani rütbesiyle Garp Ordusunun 39. Alayına katılan, Ömer Seyfeddin, 20 Ocak 1913'te Karlıtepe'de esir düşmüş ve Atine civarlarındaki Nafliyon kasabasındaki kampta bir yıl esaret hayatı yaşamıştı; bu sebeple hatıraları çok tazeydi.
Sayfa 82 - Kapı
Reklam
Beşinci Ordu Erkân-ı Harbiye Şubesi'nde Topçu İhtiyat Zabit vekili olarak görev yapan Ahmet Haşim, Ruşen Eşref'e, Fikret'in öldüğünü Şamlı bir muvazzaf zabitten öğrendiğini söyler. Zabitin sesi bildirdiği felaketin elemiyle titremektedir ve o gün karargâh tam bir matem havasına bürünmüştür.
"Yolun bir kenarında, mahpus kalarak seyrettiğimiz dakikalarda gitgide daha fazla bir uyanıklıkla düşünmeye ve görmeye başlayan hayalimiz, Kafkasya'ya, büyük Turan kapılarına, eşiklerine doğru uzayan yollarda yine böyle bir cereyanın akıp gittiğini fark ediyor. Bir diğer cereyan, Irak'ın ebedî bir şehrayine benzeyen yıldızları altında, cenup iklimlerine doğru süzülüp gidiyor. Bir diğeri Mısır yollarında, daha bir başkası, Aden yollarında aynı sessizlik, aynı tevekkül, aynı sarsılmaz, kırılmaz ruhuyla yürüyor, ilerliyor. Onlar kimlerdi? Bunlar ve onlar, binlerce senedir muharebelerin bir ateşinden diğer ateşine koşanlardı, Türklerdi!"
Sayfa 182 - -Hamdullah SuphiKitabı okudu
Unutmamak gerekir ki, Çanakkale'ye saldırılan İngiliz zırhlılarından biri, İlyada destanında Yunan ordularını Truva'ya götüren Agamemnon'un ismini taşıyordu: Birinci Dünya Savaşı sonunda Mondros Mütarekesi'nin Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında, Limni adasının Mondros Limanı'nda demirleyen Agamemnon zırhlısında 30 Ekim 1918 akşamı imzalandı. Mütarekenin imzalanması için bu geminin seçilmesinin sembolik bir anlamı olmak gerekir.
Sayfa 58
"Bütün dünya toplanıp hücum etse yine Çanakkale sukut etmez!" Onun büyük imanı başka bir ihtimale müsaid değildi. Onun için tehlikeden bahsettikçe havsalası yanardı. O zaman ben de kavaid-i harbiyeyi bir tarafı bırakır, kendisini teselli ederdim. Ne dersiniz, bu sözlerim karşısında sevinmez miydi? Benim onda gördüğüm yurt sevgisi o kadar yüksekti ki tasvir mümkün değildir.
Sayfa 169 - Eşref Edib
Reklam
İlyada'yı da Odiseia'yı da bugünden itibaren feshediyor ve yok sayıyorum. Bundan böyle eserlerim okunmasın. Şurada Dardanos'un eski ülkesinde, daha ötelerde öyle şanlı ve şerefli bir hadisenin, öyle büyük bir savaşın, öyle müthiş bir müdafaanın şahidi oldum ki, dilim tutuldu. Ey Truva'nın meşhur savaşçıları! Sizin hücumlarınız, pek parlak, pek gönül okşayıcı olmakla beraber, 'Allahû Ekber! Allahû Ekber!' nakaratıyla dünyanın en büyük ordularını, en heybetli donanmalarını tarumar ederek perişan bir hâlde kaçmak zorunda bırakarak utanca mahkûm eden Türklerin azim ve himmeti karşısında hayli sönük kalır.
Sayfa 57 - Celal Nuri'nin gözünden Homeros'un Çanakkale Muharebeleri Hakkında Söyleyebilecekleri
“Unutmamak gerekir ki, Çanakkale’ye saldıran İngiliz zırhlılarından biri, İlyada destanında Yunan ordularını Truva’ya götüren Agamemnon’un adını taşıyordu: I. Dünya Savaşı sonunda Mondros Mütarekesi’nin Osmanlı Devleti ile itilaf devletleri arasında, Limni adasının Mondros limanında demirleyen Agamemnon zırhlısında 30 Ekim 1918 akşamı imzalandı. Mütarekenin imzalanması için bu geminin seçilmesinin sembolik bir anlamı olmak gerekir.”
“Dün, ne kadar uzaklaşmış ve ne kadar kendi cinsinden olmayan bir ferdaya yerini terk etmişti.” -Hamdullah Suphi-