Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme (4.Cilt)

Taylan Kara

Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme (4.Cilt) Sözleri ve Alıntıları

Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme (4.Cilt) sözleri ve alıntılarını, Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme (4.Cilt) kitap alıntılarını, Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme (4.Cilt) en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ya da başkalarını öldürme pahasına...
Bu topraklarda kronik bir deprem sürer gider ve hiçbir yer, ayağını basmak için yeterince sağlam değildir. Bu topraklarda yükselme hırsı ile değişim korkusu sırt sırta komşudur; birini diğerinden ayırmak imkansızdır. Öne çıkan şey, aşağıdayken yükselme hırsı, yukarıdayken değişim korkusudur. Hiç kimsenin hiçbir zaman tam anlamıyla güvende hissedeceği ve soluk alıp vereceği, yeteri kadar uzun bir zaman yoktur. Bu ülkede yaşam süreğen bir türbülans halindedir. Yukarıya tırmanacaklar için yaşam, ayak basacak zemin yaratma ile başkalarının ayağını kaydırma arasında salınır.
Sayfa 166 - Bulut YayınlarıKitabı okudu
Leninist devrim modeline göre insan, içinde yaşadığı maddi koşulların ürünü olan tarihsel bir varlıktır. Oysa ikinci bir örneği görülmeyecek kadar yoğun bir şekilde topluma enjekte edilen, felsefe diye nereye el atılsa orada mutlaka bulunan ve neredeyse felsefeyle özdeşleştirilen varoluşçu felsefenin insan tanımı bu tanımın tam zıddıdır. Varoluşçu felsefede insan, dünyadaki maddi koşulların içinde oluşan bir varlık değil dünyaya dışarıdan fırlatılmış bir varlıktır. Bu felsefeye göre insan varlığı bu dünyanın koşullarınca belirlenen bir şey değil bu dünyaya büsbütün yabancı bir şeydir ve bu dünyayla uyumsuzdur.
Reklam
Ezberler
Ezberler hazır deneyim paketçikleridir. Ezberler düşünsel reflekslerdir; üzerinde düşünülmez. Düşünsel refleksler, düşüncelerin sınır koruyucularıdır; onları yok ettiğiniz ya da körelttiğinizde o düşünce korumasız kalır. Düşünsel refleksler, bir bedenin bağışıklık sistemi gibidir. Refleksleri zayıflatılmış/yok edilmiş bir düşünce, yok olmaya mahkûmdur.
Sayfa 11 - Bulut YayınlarıKitabı okudu
Ezber bozmak
Ezber bozmak oldukça yaygın bir klişedir. Önüne gelen ezber bozmaktadır! Çoğu ezber bozucu ise, başkalarının ezberlerini bozup onların yerine kendi ezberlerini yerleştirmektedir. Ezberleriniz bozulduğunda düşünsel bağışıklığınız zayıflar ve başkalarının ezberlerine ve müdahaleye açık hale gelirsiniz. Ezberlerinizin olması bir kusur değildir. Asıl olan ezberlerinizin olması değil, ezberlerinizin sağlam, gelişmiş ve sınanabilir olmasıdır.
Sayfa 11 - Bulut YayınlarıKitabı okudu
Yaşadıkları cennetin sonucu yeryüzünü cehenneme çeviren egemen azınlık çok iyi bilir ki yaşadıkları cennet, yeryüzündeki milyarların cehennemiyle beslenmektedir. Milyarlarca insanın her gün iliklerine kadar hissettiği yeryüzündeki bu cehennemi cennetleştirmek, bugünün "ultradelüks" cennetindeki egemenlerin cennetini yıkıp parçalamaktan geçer.
Sayfa 153 - Bulut YayınlarıKitabı okudu
Detay körlüğü
Bir nesnenin yakınına gelmek ve ona yakından bakmak, o nesneyi daha iyi görmemizi sağlar. O nesneye fazla yaklaşmak ise artık görüye değil körlüğe neden olur. Bu körlük "hipermetrop konum"un sonucu olan "detay körlüğü"dür. Bir konuda mikroskobik ölçekte çok bilgili, ancak bu bilginin bütündeki yeri ve bütünün kendisi hakkında bilgisiz uzmanlar, bugünün biliminde ve felsefesinde çok sık rastlanan bir insan tipidir.
Sayfa 139 - Bulut YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1950'lerde yaşayan biri zaman yolculuğuyla bugüne gelseydi siyasette ve toplumda hangi değişimleri görürdü? Bu değişimin yönü ve özellikleri nelerdir? Bu soruların yanıtları oldukça kolaydır: * Yaygın bir akılsızlaştırma * Dogmalara karşı yaygın bir eğilim * Aklın küçümsenmesi, akıl dışılığın büyütülmesi * Yaygın ve sistematik bir dinselleş(tir)me * Siyasette ve toplumda doğaüstü referansların merkeze konması * Dinin siyasallaşması
Sayfa 7 - Bulut YayınlarıKitabı okudu
Türkiye normları...
"Adalet duygusu" bizim insanımızın içinde ölüdür. Bu toprakların insanı, hastanede sıra beklerken ya da bankada üç kişinin arkasında dururken aradan birileri alınacak diye hep tetiktedir. Çünkü bilir ki orada bile birilerinin yakını önüne geçecek, birilerinin tanıdığı sırasını alacaktır. Şu da bir gerçektir ki adaletsizlikten yakınanların büyük bir kısmı o torpili yapacak gücü olduğunda gözünü kırpmadan bunu kullanır ve başkalarının hakkını çiğner. Süreğen adaletsizlik, kendi insan tipini de yaratmıştır. Ancak bu ahlaki zaaf, "ben yapmasam, başkası zaten yapacak" düşüncesiyle kolayca meşrulaştırılır. Bu topraklardan torpil bir normdur.
Sayfa 170 - Bulut YayınlarıKitabı okudu
Sınıf kini
Sınıf kini çoğunlukla sınıf kini olarak ifade edilmez. Her şeyin altındaki sınıf kini, kültür unsurlarının dolayımıyla görünür olmaktadır. Süreğen ve derinleşmiş eşitsizlik koşullarında devamlı üretilen ve büyüyen sınıf kini, eşkal değiştirerek kimliğin çeşitli kisveleriyle ortaya çıkmaktadır. Asgari ücretle çalışan inşaat işçisi, sınıf kinini
Sayfa 164 - Bulut YayınlarıKitabı okudu
Leninci devrim modelinin iddiasına göre insanlık tarihinin temelinde sınıflar vardır ve tarihin ana motoru sınıf savaşıdır. Bugün "sınıf" kavramı gözden düşmüş-düşürülmüş bir kavramdır. "Sınıf" kavramının boşalttığı yer ırk, cinsiyet, cinsel kimlik, etnisite gibi kavramlar ile doldurulmaktadır.
Reklam
Zehirli ve insan sağlığına zararlı gıdalarla milyonlarca insanın sağlığıyla oynamaktan çekinmeyen sistem, yazılı onamınızı almadan size asla iğne yapmaz.
Türkiye'deki ortalama bir entelektüele göre, IMF'nin önerdiği ekonomik program ideolojiktir de yüzlerce üniversitede ya da sosyal bilimler enstitülerinde okutulan J. Butler'in Queer teorisi veya Peter Singer'in, John Money'nin, Martha Nussbaum'un, Robert Nozick'in, Richard Rorty'nin, Donna Haraway'in düşünceleri hiç ideolojik değildir.
Tarihi boyunca hiçbir olay, sermaye sınıfına 1917 Ekim Devrimi kadar zarar vermemiştir. Ekim Devrimi karşındaki tutumunuz ne olursa olsun, ister Ekim Devrimi'ni savunun, ister karşıtı olun, bu durum tarihsel bir olgudur.
İslam ve İslamcılık
İslam dini yeryüzünde yaklaşık 14 yüzyıldır vardır. İslamcılık ise Soğuk Savaş döneminde sermaye sınıfı tarafından icat edilmiştir. İslam bir dindir. İslamcılık ise Batı sermaye sınıfı tarafından üretilmiş, büyütülmüş ve yakın tarihin farklı siyasal atmosferlerinde her zaman sermaye sınıfı için işlevsel olmuş bir ideolojidir. İslam, Müslümanların dinine verilen addır. İslamcılık ise Müslümanların, yaşadığı çağla ilişkisini bozan Batı kökenli bir politikanın adıdır.
Sayfa 8 - Bulut YayınlarıKitabı okudu
T. Cumhuriyeti...
Bu ülkede yaşayan milyonlarca insanın sağcısı-solcusu, dinsizi-dindarı, kadını-erkeği herkes bilir ki bu ülkede torpil gündelik yaşamımızın kılcallarına, moleküllerine kadar girmiştir. Bir kadroya atanırken, sınavlarda, hastanede, karakolda, her yerde ve her kurumda torpil, adam kayırma vardır. Herhangi bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı için bu yazılanlar, bir soyutlama değil gündelik yaşamdan edindiği dolayımsız bir deneyim, son derece doğrudan bir bilgidir. Bir sokağı asfaltlarken, bir köye çeşme yaparken, iki kilo makarna dağıtırken, bir edebiyat ödülü verirken, doçentlik sınavı yaparken, poliklinik sırası beklerken... Bu topraklarda torpil yapılma olanağı olan her edimde torpil ve ayrımcılık yapılır.
Sayfa 169 - Bulut YayınlarıKitabı okudu
118 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.