Bu kez "Nereye giderse gitsin, sonunda kendine dönüyor insan" diye çıktık yola. Hani "Bütün yollar sana çıkıyor" diyorlar ya; aslında bütün yollar kendimize çıkıyor önünde sonunda... Çünkü sığmadık, sığamadık ya da sığdırmadılar. Belki de en çok sığdırmadılar, bilmiyorum bunu.
Ömür dediğimiz ve içinde yaşadığımız çember gitgide daralıyor. Çember daraldıkça da biz telaşa kapılıyoruz. Daha ne kadar yaşayacağımız bir muallak ve yaşanacak şeylerin sırası uzarken çoğuna dokunamıyoruz bile. Bir uhde olarak kalıyor. Nasıl böyle rahat ve hiçbir şey olmamış gibi yaşadıklarını izleyip iç çekiyoruz yalnızca... Bir şeylere ya hiç başlayamamış yahut başladığımız şeyler yarıda kalmışken, başka nereye gidebilirdik kendimizin dışında? Korkmadık ama korktular. Gittik yanlarına ama gelemediler. Duramadılar bile hatta... Ama bazılarımız geçmişe takılıp kaldı çoğu zaman. Unutamadık unutulduğumuzu.
Efnan'da, geçmişini unutamayan bir adam var. Onu her şeye rağmen yaşatan ve bir bedel ödeyen... Unutamayanların, gidemeyenlerin, acele edenlerin, kırılıp da ses etmeyenlerin, her şeye rağmen yine de pişman olmayanların adına söylüyorum:
Spoi içerebilir.İlk başta biraz isteksiz başlasam da sonra dan çok severek okuduğum bir kitap oldu.Efnan,Kuzey,Eylül Hanım ve Rıza Bey beni çok etkiledi.Özellikle Kuzey ve Rıza Bey çok etkiledi.Beni sarıp sarmalayan bir içeriğe sahipti.Sıcacık ve güzel bir kitap.Sizi de sarıp sarmalayacağını düşündüğüm bir kitap olacağını düşünüyorum.
Rıza Bey,askerde iken komutanı ile dışarıya yemek için çıktıklarında iki kız görür.Ve bu iki kızın hayatları sefil haldedir.Bu iki kıza yemek yedirirler ve Rıza bey,restoranda çalışan bir çalışana sinirlenir.Komutanı ise sakinleştirir ve onu güzel,mantıklı bir şekilde uyarır.Ama komutan,Rıza Bey'in kızlardan birine aşık olduğunu çok sonradan fark eder.Rıza Bey,o aşık olduğu kızı görebilmek için fırsatları değerlendirir ve kıza ufak tefek de olsa hediye almak için harçlığını harcamaz.Daha sonrasında ise Efnan vurularak ölür ve kendisi de yaralanır.Yıllar sonra,Rıza Bey ile Eylül Hanım evlenir ve ikiz kızları olur.İkizlerden birinin adı Efnan olur ve Eylül Hanım bunun sebebinin adını koyamasa da sebebini bilir.
Kuzey ise üniversite bitirmiş ve iş bakmaktadır.Rıza Bey'in komşusudur.Düzgün bir çocuktur ve Rıza Bey ile karşılaştıkları gün derin bir sohbete başlarlar.Rıza Bey,geçmişini Kuzey'e anlatmaya başlar.Git zaman gel zaman Efnan ile Kuzey güzel bir aşk ile sevgili olurlar.Ve Kuzey,Efnan'ı kendine istemeye gider.Gittiği akşam ise çikolatayı,çiçeği ve yüzükleri unutur.Ve daha fazla spoi vermeden okumanızı tavsiye ederim.Keyifli okumalar. :)
Bir kalbe kaç kişi sığar? Başkasını sevdiğini bile bile birini insan sorgusuzca sevebilir mi?Fedakarlık mı? Sevginin yüceliği mi? Ne kadar çok soru sormuşum kendime bu kitabı okurken,ne kadar sorgulamışım sevgiyi...Güzel akıcı bil dil ve hayattan insanlarıyla kaliteli bir kitap daha bitti...
Ama birinin yüzünü görmek için ışığa gerek yok illa... Belkide bütün mesele dokunabilmektir, ne dersin? Fiziksel bir eylemden söz etmiyorum. Kalbine, ruhuna, aklına dokunabilmek.
Kalbimin iyice hızlandığını hissediyordum. Yorgunluktan falan değildi asla. Sanki kalbimin bir eli varmış da , kaburgalarımı parçalamaya çalışıyormuş gibiydi.
Bu kez "Nereye giderse gitsin, sonunda kendine dönüyor insan" diye çıktık yola. Hani "Bütün yollar sana çıkıyor" diyorlar ya; aslında bütün yollar kendimize çıkıyor önünde sonunda... Çünkü sığmadık, sığamadık ya da sığdırmadılar. Belki de en çok sığdırmadılar, bilmiyorum bunu.
Ömür dediğimiz ve içinde yaşadığımız çember gitgide daralıyor. Çember daraldıkça da biz telaşa kapılıyoruz. Daha ne kadar yaşayacağımız bir muallak ve yaşanacak şeylerin sırası uzarken çoğuna dokunamıyoruz bile. Bir uhde olarak kalıyor. Nasıl böyle rahat ve hiçbir şey olmamış gibi yaşadıklarını izleyip iç çekiyoruz yalnızca... Bir şeylere ya hiç başlayamamış yahut başladığımız şeyler yarıda kalmışken, başka nereye gidebilirdik kendimizin dışında? Korkmadık ama korktular. Gittik yanlarına ama gelemediler. Duramadılar bile hatta... Ama bazılarımız geçmişe takılıp kaldı çoğu zaman. Unutamadık unutulduğumuzu.
Efnan'da, geçmişini unutamayan bir adam var. Onu her şeye rağmen yaşatan ve bir bedel ödeyen... Unutamayanların, gidemeyenlerin, acele edenlerin, kırılıp da ses etmeyenlerin, her şeye rağmen yine de pişman olmayanların adına söylüyorum: