Ölümle rekabet edilir mi? Yenileceğini bile bile. Ki ne krallar ne sultanlar kaybetmişken bu mücadeleyi.
Ölüm'ün yüzü soğuktur. Duyguları mühürlüdür. Tıpkı insanlar arasında olduğu gibi Ölüm için de duygu objektifliğe zarar verir.
Ölüm her zamanki görevini yerine getirmeye devam ederken bir gün Cezzar Dedeye sıra gelir. Ölüm ile Cezzar Dede anlaşma yapar. Seçtikleri her konudan birer hikâye anlatacaklardır. Fakat kazanan olmayacaktır, sadece anlatmanın zevki içindir bu hikâyeler.
Korku, din, aşk ve cennet.
Birbirinden güzel sekiz hikâye.
Okurken sanki nineden, dededen eski hikâyeler, destanlar dinliyormuş gibi hissettiriyor.
Masalsı, zamansız, kültürümüzü gözler önüne seren...
Fakat ilginçtir İhsan Oktay Anar öyle bir üslupla yazıyor ki, günümüzden bir şeyler yazsa dahi ben kendimi geçmişte, Osmanlı'da buluyorum.
Türk toplumunun kültürü, batıl inançları, çöpçatan teyzeleri, esnaflığı, inancı...
Yine hepsi usta bir elden çıktığını hissettiriyor.
Yazar bu kez kendini Ölümle kovalamaca oynarken buluyor, Uzun İhsan Ölümden her yerde kaçmayı başarıyor.
Sonuçta diyeceğim o ki söz konusu İhsan Oktay Anar olduğundan söze pek hacet kalmıyor. Ne yazsa okurum, çünkü en basit olayı bile çok güzel, özgün bir biçimde anlatıyor, hakkını veriyor.
İyi okumalar dilerim.