Jean-Jacques Rousseau'nun Emile adlı başat eserinde anlattıkları gibi, John Locke'un da kendi pedagojik düsturunu oldukça açıklayıcı bir dille ele aldığı, bir çocuğu, dışsal birtakım tahakküme dayanan yanlış metotlarla ve uygulamalarla insan-dışılaştırmadan nasıl en iyi şekilde yetiştirebiliriz veya ideal eğitim nedir gibi sorulara cevap niteliğinde kaleme aldığı düşüncelerini aktardığı oldukça faydalı bir kitap olmuş. Rousseau'nun Natüralist Eğitim felsefesinin pek çok ilkesi(çocuğun birey oluşuna ağırlık verme, pratik öğretim, doğayla iç içe olma vs.), Locke'un pedagojisiyle de uyumlu ve ekstra olarak, Locke'dan maddeler halinde daha fazlasını öğreneceksiniz.
Ayrıyeten John Locke, "Hükümet Üstüne İkinci Tez" ya da "Hoşgörü Üstüne" gibi liberal eserleriyle tanınan ve klasik liberalizm felsefesinin ilk savunucularından biri olmasıyla bilinen biri olmasının bilindik bir getirisi olan fikirlerinin etkilerini, bu pedagojisinde de görüyoruz. Nitekim, Locke, salt dayağa karşı olmakla birlikte, modern özgürlükçü pedagojilerin temel ilkelerinin ilk hallerini bize sunuyor (spoiler vermemek için okumayı size bırakıyorum). Tabii, çağından bağımsız bir filozof düşünülemeyeceği gibi, zamanının sosyolojik konjonktüründen de etkilenmiş John Locke, pek tasvip etmediğim "korkuya dayanan saygı" veya bazı keyfi durumlarda dayağa izin verilmesi gerektiği gibi fikirleriyle de handikaplarını sergiliyor. Fakat, bunlar da faydalıdır, çünkü rasyonel düşünceyle ne yapmamamız gerektiğini bize gösteriyorlar.
Mutlaka kütüphanenizde bulunmalı.