Natüralist felsefenin çıkış noktasını realist felsefe oluşturmuştur. Bu akım insan ile doğa arasındaki ilişkiler üzerinde durmuştur. Natüralizm gerçeğin doğa olduğunu ileri sürdüğünden, materyalist felsefe ile de özdeşleştirilmektedir. Rousseau ve Pestalozzi bu akımın eğitim ile ilgili görüşlerini savunan kişilerdir.
Türk toplumunun bu çetin eğitim anlayış ve uygulaması, eski toplumlardan Ispartalılarınkine büyük ölçüde benzer. Her iki toplum da çocuklarının eğitimlerinde savaşçı becerilerin kazandırılmasını ön planda tutmuşlardır. Ispartalılar kölelerini iyi çalıştırmak, Türkler ise kendilerine göre daha kalabalık bir nüfus kitlesine sahip olan komşuları Çinlilere karşı ulusal birliklerini koruyabilmek için böyle bir eğitim anlayış ve uygulamasını benimsemişlerdir.
İnsanlık tarihinin ilk dönemlerinden başlayarak her toplumda, mevcut kültürel birikimin genç kuşaklara aktarılmasında hayatın her yeri okul, çevredeki her varlık da öğretmen olarak iş görmüştür. Bunun yanı sıra yaşlı kuşaklar üretim güçlerini önemli ölçüde kaybettikleri, din adamları da asıl işleri bu olduğu için çocukların eğitimlerinde daha etkili olmuşlardır.
İlk Türk medresesi Selçuklu hükümdarı Tuğrul Bey tarafından Nişapur'da 1040 yılında kurulmuştu. Daha sonra Abbasi Devleti'nin Selçukluların egemenliği altına girmesiyle birlikte, ünlü Selçuklu devlet adamı Nizam-ül Mülk (1018-1092) tarafından genel öğretim kurumu olarak 13.10.1065 tarihinde Bağdat'ta "Nizamiye" adıyla yeni medreseler kurulmuştu.