Bizler bu şekilde zayıf, bölünmüş ve çaresiz bir durumda iken cihad görevini nasıl yerine getirebiliriz?
Allahu Teala bu soruya şöyle cevap vermektedir:
"Allah'a ve Rasulü'ne itaat edin, çekişmeyin; yoksa korkar başarısızlığa düşersiniz ve kuvvetiniz gider. Sabredin, doğrusu Allah sabredenlerle beraberdir." (8/Enfal 46)
"Onlara (düşmanlara) karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp, beslenen atlar hazırlayın. Onunla Allah'ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah'ın bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz. Allah yolunda ne harcarsanız size eksiksiz ödenir, siz asla haksızlığa uğratılmazsınız." (8 Enfal/60)
İbn-i Teymiye Rahimehullah şöyle der: "Cihada güç yetirilemediği zaman, onun için kuvvet ve savaş atları hazırlamak gerekir. Çünkü vacibin ancak kendisi ile yapılabildiği şey de vaciptir."
Bu durumda, yukarıdaki sorunun cevabı; cihad görevini yerine getirmek için ona hazırlık yapmak gerektiğidir. Bu hazırlığın mü'minleri münafıklardan ayıran bir ölçü olduğunu Allahu Teala şöyle belirtmektedir:
"Eğer onlar savaşa çıkmak isteselerdi elbette bunun için bir hazırlık yaparlardı. Fakat Allah onların davranışlarını çirkin gördü ve onları geri koydu; "oturanlarla (kadın ve çocuklarla) beraber oturun" denildi." (9/Tevbe 46)
Cihadın yolu, cihada iman eden, başkalarını ona teşvik eden ve onun için en güzel şekilde hazırlık yapan mü'minlerden bir cemaat oluşturmakla başlar. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurur:
"Allah'ın bana emrettiği beş şeyi ben de size emrediyorum; Cemaat, dinlemek, itaat etmek, hicret ve cihad."
Allahu Teala şöyle buyurur: "Mü'minleri savaşa teşvik et." (8 Enfal/65)