Öncelikle mürşid müridine hizmet etmektedir. Onun kemalatına, nefsini ıslâh etmesine ve nihayet ebedî saadetine hizmet eder. Müridin mürşidine ve dergâh işlerine hizmeti yine bunlar için bir araçtır.
Hizmet etme fırsatı, yani hizmet nimeti herkese nasip olmaz. Çoğu kimseler vardır ki her hususta hizmet kabiliyetleri olduğu hâlde hizmet edemez. Bunun içindir ki hizmet erleri hizmeti büyük nimet addedip cana minnet sayıp gayretlerini ona göre artırmalıdır.
"Hizmetler Allah rızası içindir. Allah'ın emirlerinin yerine getirilmesi içindir, Hz. Peygâmber'in (sallallahû âleyhi vesellem) ümmetinin zelil olmaması içindir. Tedbirlerimizi alıp hizmetlerimize devam etmeliyiz. Hiçbir şey hizmetimizi geri götürmesin.
Hizmet, kesinlikle şahsî ve siyasî menfaatler için değildir. Seyrû sülûkün merhalelerinden biri olarak düşünülmeli ve bu şekilde hizmet yapılmalıdır. Hizmetler rızâ-yı ilâhî dışında hiçbir gâyeye âlet edilmemelidir.
Bu hizmet, önünüze gelen bu iş, size bir devlettir. Size nasip olan bu hizmetin kıymetini bilin; alın, saklayın, muhafaza edin, kapınızın, evinizin içinde tutun. Eğer bu nimeti kaçırırsanız, bir daha yakalayamazsınız."
"Mânevî terbiyeye giren kimseyi hak yolunda gerileten, manevî yükselmesini engelleyen ve yolunu tıkayan şeylerin çoğu, başlangıç halinin ve niyetinin bozukluğundan kaynaklanır."
Meymûn b. Mihrân, Ebû Zer el-Gıfârî'nin (radıyallahû ânhümâ) şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Namaz dinin direğidir. Cihad amelin en üst mertebesidir. Sadaka çok şaşırtıcı bir şeydir. Sadaka çok şaşırtıcı bir şeydir. Sadaka çok şaşırtıcı bir şeydir."
Sonra Ebû Zerr'e (radıyallahû ânh) oruç hakkında soru soruldu. Dedi