Mara Dyer, iki arkadaşı ve sevgilisiyle birlikte, bir gece harabe haldeki bir akıl hastanesinin kalıntılarını ziyaret etmeye karar verirler.Ancak bir anda Mara kendisini, üç günlük geçirdiği koma sebebiyle bir hastanede, arkadaşları ve sevgilisinin ise bina çökmesi sonucu öldükleri gerçeğiyle bulur.Kurtulması ise mucizevi ve çok şaşırtıcıdır çünkü arkadaşları ölürken kendisi sadece bir kaç morlukla kurtulmuştur.Bu olayın ardından Mara ve ailesi Miami’ye taşınıp yeni bir başlangıç yapmaya karar verirler.
Olay gecesi neler olduğunu hatırlayamayan Mara psikolojik olarak zorluklar yaşıyordur.Doktorlara gidiyor, ilaçlar kullanıyor, ölü sevgilisi Jude’u gördüğü halüsinasyonlar yaşıyordur.Yeni bir okula başlamak, yeni insanların arasına katılmak zorunda olmak ise işini hiç kolaylaştırmıyordur.Okulda Noah Shaw ile tanışır, hayatının aşkı ve aslında imkansızı olacağını bilmeden hem de.
Sonrasında Mara, bir kaç kötü ve talihsiz olaylar silsilesi sonucu, insanları düşünce yöntemiyle öldürebildiğini fark edecektir.Hem de tam hayalini kurduğu şekillerde.Yoksa olay gecesi yaşanan o yıkım ve arkadaşlarının ölümü aslında bir kaza değil midir?Ya da gerçekten deliriyor ve bir hastaneye yatması mı gerekiyordur?
4-5 kere okuduğum ve favorilerimde başı çeken bir seri, her okuduğumda ilk kez okuyormuşum hissi veriyor.Çok bilinmeyen, 6 kitaplık bir seri, altıncısı yazım aşamasında sanırım.Tekrar okumak iyi geldi Noah ve Mara’yı aşırı özlemişim.
