El-İsabe Seçkin Sahabeler

İbn Hacer el-Askalani

Öne Çıkan El-İsabe Seçkin Sahabeler Gönderileri

Öne Çıkan El-İsabe Seçkin Sahabeler kitaplarını, öne çıkan El-İsabe Seçkin Sahabeler sözleri ve alıntılarını, öne çıkan El-İsabe Seçkin Sahabeler yazarlarını, öne çıkan El-İsabe Seçkin Sahabeler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İmran Bin Husayn radıyallahu anhuma’nın rivayet ettiği hadiste Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem; “Ümmetimin en hayırlıları asrımdakilerdir. Sonra onların ardından gelenler, sonra onların ardından gelenlerdir...” buyurmuştur. Aişe radıyallahu anha’nın rivayet ettiği hadiste şöyle geçer; “Birisi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e; “İnsanların en hayırlısı kimdir?” diye sordu. Buyurdu ki; “İçinde yaşadığım asırdır. Sonra ikinci, sonra da üçüncü asır.”
Allah Teâlâ buyuruyor ki; “And olsun ki o ağacın altında sana biat ederlerken Allah, o müminlerden razı olmuştur. Kalplerinde olanı bilmiş, onlara güven duygusu vermiş ve onları pek yakın bir fetihle ödüllendirmiştir.” (Fetih;18) “Onların Rableri katındaki mükâfatları, zemininden ırmaklar akan, içinde devamlı olarak kalacakları Adn cennetleridir. Allah kendilerinden hoşnut olmuş, onlar da Allah’tan hoşnut olmuşlardır. Bu söylenenler hep Rabbinden korkan (O’na saygı gösterenler) içindir.” (Beyyine 8)
Reklam
Fâtımatu’z-Zehra Radıyallahu anha
İbn İshak, Megaziyu’l-Kübra’sında İbn Ebi Necih yoluyla Ali radıyallahu anh’den rivayet ediyor: Ali radıyallahu anh Fatıma radıyallahu anha’ya talip olunca Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona: “Yanında bir şey var mı?” dedi. “Hayır” cevabını verdi. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Payına düşen zırhı ne yaptın?” buyurdu. Bu zırh Bedir ganimeti olarak ona düşmüştü. İbn Sad, Cafer b. Muhammed’den, o da babasından rivayet ediyor: “Ali radıyallahu anh, mehir olarak Fatıma radıyallahu anha’ya demir zırhını verdi.” İkrime şöyle demiştir: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Ali ile Fatıma radıyallahu anhuma’yı evlendirirken: “Ona hutamî zırhını ver” buyurdu. Bu rivayetin isnadı sahih olup mürseldir.
Dihye b. Halife Radıyallahu anh
Meşhur sahabe. İlk katıldığı savaş Hendek’tir. Uhud olduğu da söylenmiştir. Bedir’e katılamamıştır. Sûretinin güzelliği ile darbımesel yapılırdı ve Cebrail aleyhisselâm onun sûretinde inerdi. Ümmü Seleme ve Aişe radıyallahu anhuma’nın rivayet ettikleri hadislerde bu belirtilmiştir. Nesai, sahih isnad ile İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan rivayet ediyor: “Cebrail Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e Dıhyetu’l-Kelbî’nin sûretinde gelirdi.” Taberani, Enes radıyallahu anh’den rivayet ediyor: “Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Cebrail bana Dıhyetu’l-Kelbî’nin sûretinde gelirdi.”Dihye güzel yüzlü birisiydi. El-İclî, Tarih’inde Avane b. el-Hakem’den rivayet ediyor: “İnsanların en güzeli, Cebrail’in kendisinin sûretinde indiği kimsedir.” İbn Kuteybe Garibu’l-Hadis’te diyor ki: “İbn Abbas radıyallahu anhuma’nın: “Dihye Medine’ye geldiğinde ona bakmak için çıkmayan hiçbir bekar kalmazdı.”
Amr b. Sabit Radıyallahu Anh
Muhammed b. İshak, Ebu Hureyre radıyallahu anh’den rivayet ediyor: Ebu Hureyre radıyallahu anh: “Hiç namaz kılmadan cennete giren adamı bana söyleyin” Onun kim olduğunu bilmiyorlardı ve sordular. Dedi ki: “O Abduleşhel oğullarından Usayrim yani Amr b. Sabit b. Ukayş’tır.” El-Husaym dedi ki: “Mahmud b. Lebid’e “Usayrim’in işi nasıl oldu?” dedim. Şöyle dedi: “Kavminden dolayı İslâm’dan yüzçevirmişti. Uhud gününde Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem çıktı ona İslâmî tebliğ etti. O da kabul etti. Sonra kılıcını alarak kavmi arasına geldi ve içlerine girip onlarla savaştı. Bu sırada yaralandı. Abduleşhel oğullarından birileri savaşta öldürülenleri ararken onu gördüler. Şöyle dediler: “Bu Usayrim’dir. Ondan ne haber? Nitekim biz onu terk etmiştik. Zira o inkârcı idi.” Sonra ona: “Senden ne haber ey Amr? Kavmine mi döndün yoksa İslâm’a mı yöneldin?” diye sordular. O da şöyle cevap verdi: “Bilakis, İslâm’a yöneldim. Allah’a ve Resûlüne iman ettim. Müslüman oldum ve kılıcımı alıp Allah Resûluyle birlikte yaralanıncaya kadar savaştım.” Bundan sonra fazla yaşamadı ve onların elinde vefât etti. Bunu Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e anlattıklarında şöyle buyurdu: “Şüphesiz o cennetliklerdendir.”
Abbas b. Abdulmuttalib Radıyallahu Anh Peygamber efendimizin amcası
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in doğumundan iki veya üç yıl önce dünyaya geldi. Mekke’de onunla birlikte büyüdü. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem İslâmiyet’i yaymaya başladığı günlerde Abbas hemen müslüman oldu. Ancak geniş nüfuzunu kullanarak müslümanları himaye etmek düşüncesiyle, Müslümanlığı kabul ettiğini açığa vurmadı. Hatta Mekkeli müşriklerin müslümanlarla ilgili karar ve davranışlarını Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e ulaştırmak maksadıyla kasten hicret etmedi. Hz. Peygamber, amcası Abbas’ı sever, kendisinden sadece iki veya üç yaş büyük olmasına rağmen, insanın amcası babası gibidir diyerek ona saygı gösterirdi. Ayrıca onu, “Kureyş’in en cömerdi ve akrabalık bağlarına en çok riayet edeni” diye övmüş, Abbas’ı incitenlerin kendini incitmiş olacaklarını söylemiştir. Peygamber sallallahu aleyhi ve selem şöyle buyurmuştur: “Kim Abbas’a eza verirse bana eza vermiş olur. Zira kişinin amcası babası gibidir.” Annesi; Nuteyle bintu Cennab b. Kelb’dir. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den iki sene önce doğmuştur. Küçükken kaybolmuş, bunun üzerine annesi “eğer onu bulursam kabeyi ipekle kaplayacağım” diye adakta bulunmuş ve bulduğunda kabeyi ipekle kaplatmıştır.
Reklam
125 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.