Dosdoğru Ölçü

El-Kıstasü'l-Müstakim

İmam Gazali

Featured El-Kıstasü'l-Müstakim Posts

You can find Featured El-Kıstasü'l-Müstakim books, featured El-Kıstasü'l-Müstakim quotes and quotes, featured El-Kıstasü'l-Müstakim authors, featured El-Kıstasü'l-Müstakim reviews and reviews on 1000Kitap.
200 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 19 days
MANTIK- DÜŞÜNME VE İSLAM ÜZERİNE
Din ile ilgili, inancımızla ilgili, varlıkla ilgili her birimizin kafasında soru işaretlerinin olduğu dönemler olmuştur muhakkak ki.. Öyle bir zamanımda ilaç gibi gelmişti bu kitap. Merakla okuduğum ve düşünce sınırlarına hayran kaldığım Âlim, filozof ve yazar Gazâlî, çağının ve hatta tüm çağların ötesinde kaleme aldığı bu kitapta harika bir düsturla var olmuş. Kitap 3 ayrı kitap başlığını barındırmakta ve 1.tekil ağzından anlatılarak Gazâlî ile diyalog halinde ilerlemekte Zevkle okuduğum bir kitap oldu. Nadir de olsa alimlerimizin böyle düşünce kitaplarını okumalı ufkumuzu genişletmeliyiz. Tavsiye eder miyim? ELBETTE..
İmam Gazali
İmam Gazali
El-Kıstasü'l-Müstakim
El-Kıstasü'l-Müstakimİmam Gazali · Türkiye Yazma Eserler Kurumu · 201623 okunma
"Hakkın-hakikatin izleri dahi silinmiş, setler kırılmış, şenâat her yere sirayet etmiş ve şehirlerde eğlence haline gelmiştir. Kimi topluluklar bu Kur'ân'ı mehcûr bırakmış, nebevi ta'limleri de "dağılmış zerrecikler" [Furkan, 25/23] haline getirmişlerdir. Bütün bunlar, cahillerin fuzûliliklerinden ve dine yardım etmede âriflerin derecesine ulaşma iddialarından kaynaklanıyor. "Ancak çoğu kişi, bilgisizce arzu ve hevesleriyle saptırırlar. Şüphe yok ki, Rabbin haddi aşanları en iyi bilendir."
Sayfa 182 - Türkiye Yazma Eserler Kurumu BaşkanlığıKitabı okudu
Reklam
Gerçek olan şu ki, bu kişilerin düşüncesi, ücra köşelerdeki ihtimallere uzanamıyor. Bilakis itikatları, zayıf bir takım sebeplerle karara bağlanmıştır. Baş ağrısı çeken şu avama bak: başkası ona şöyle der: “Gülsuyunu kullan! Zira benim de başım ağrıyordu; gülsuyunu kullandım ve faydasını gördüm.” Bu kişi sanki şöyle diyor: “Seninki de bir baş ağrısıdır, öyleyse gül suyu bu ağrıya da iyi gelir, benimkine iyi geldiği gibi (kıyas).” Hastanın kalbi de bu söze meyleder (ve gidip gül suyunu kullanır). Ona şöyle demeyi düşünmez: “Önce gülsuyunun bütün baş ağrılarına -soğuk, hararet, mide bulantısı… gibi sebeplerin hangisinden kaynaklanıyorsa kaynaklansın- iyi geldiğini bir ispat et. Ve benim baş ağrım, seninki gibi mi; mizacın senin mizacın gibi mi; yaşım senin yaşın gibi mi; yapım senin yapın gibi mi; diğer hallerim senin hallerin gibi mi? Bunları da ispat et; zira bütün bu etkenlerle tedavi şekli değişir!” İşte bu gibi şeyleri sormak, avamın işi değildir. Zira bu gibi şeyleri araştırmaya meraklı değiller. Kelâmcıların da işi değildir; zira -avam kitlenin aksine araştırma merakları olsa da, yakînin kesinliğine götüren yolları bir türlü bulamıyorlar. Araştırarak doğruya ulaşmak, sadece bunun bilgisini Ahmed (aleyhisselam) ’dan almış bir topluluğun karakteristik özelliğidir (şinşine). Onlar, Kur’ân’ın ışığında Allah’ın nuruyla hidâyeti bulmuş kişilerdir. Kur’ân’dan aldılar âdil bir mîzânı ve “el-kıstasü’l-müstakîm”i/ dosdoğru ölçüyle tartmayı. Böylece Allah için, adaleti ayakta tutan kişiler haline geldiler.
"Allah, bazen Kur'ân'la alıkoymadığını "sultan"la (delillerle, ya da, yöneticilerle) alıkoyar. Bu kişilerin cedelden "seyf ve sinânla" (kılıç ve mızrakla) alıkonması gerekiyor. Tıpkı Hz. Ömer'in yaptığı gibi: iki müteşâbih âyet hakkında soru soran bir adamı yadırgamış ve onu cezalandırmıştır. Yine İmâm Mâlik'e (r.a.) Allah'ın arşa istivâsı sorulunca "İstivâ haktır; ona iman vâciptir; keyfiyeti meçhuldür ve bu konuda soru sormak da bidattir" diyerek cidalin kapısını kapatmıştır. Tüm selef ulemâ da aynısını yapmıştır. Şüphesiz cedelin kapısını aralamakta insanlara büyük zararlar vardır."
Sayfa 154 - Türkiye Yazma Eserler Kurumu BaşkanlığıKitabı okudu
"Âsanın yılana dönüşmesiyle iman eden biri, buzağının mölemesiyle de Sâmirî'de olduğu gibi kâfir olur. Çünkü his ve şehadet aleminde te'âruz gerçekten çok olur. Fakat ben, mizanları Kur'ân'dan öğrendim. (...) Bütün bilgileri bu ölçülerle tarttım ve tamamının, Kur'ân ve Hadislere muvafık olduğunu gördüm. Böylece, Hz. Muhammed'in sadık ve Kur'ân'ın hakk olduğuna yakinen iman etmiş oldum. Yani, tıpkı Hz. Ali'nin dediği gibi yaptım: "Hakikat, kişilere bakarak öğrenilmez; sen önce öğren hakikati, tanırsın ehl-i hakikati."
Sayfa 132 - Türkiye Yazma Eserler Kurumu BaşkanlığıKitabı okudu
"İnsanlar Allah katında doğru olanı bulup işlemekle mükellef kılınmadılar, çünkü bu onların güç yetireceği bir şey değildir ve "lâ teklife bi-mâ lâ yutâk/güç yetirilmeyene mükellefiyet yoktur". Aksine, doğru olduğunu düşündükleri şeyleri ifa etmekle mükelleftirler. Mesela, kesinkes tâhir (temiz) olan bir elbiseyle değil, temiz olduğunu düşündükleri bir elbiseyle namaz kılmakla mükellef kılınmışlardır. Bu sebepledir ki, temiz olduğunu düşündükleri bir kıyafetle namaz kılıp, daha sonra onun necis olduğunu hatırladıklarında namazlarını kaza etmek zorunda değildirler. Zira Hz. Peygamber sandaletleriyle (na'l) namaz kıldığı bir esnada Cebrail (as) onlarda necaset olduğunu haber verince, Peygamber derhal onları çıkarmış, ancak namazını bozup yeniden kılmadığı gibi iade de etmemiştir."
Sayfa 148 - Türkiye Yazma Eserler Kurumu BaşkanlığıKitabı okudu
Reklam
56 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.