Eleanor ve Park kitaplarını, Eleanor ve Park sözleri ve alıntılarını, Eleanor ve Park yazarlarını, Eleanor ve Park yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
bazı aşklarda dış görünüşün hiçbir ehemmiyeti olmadığının örneği olan bir kitap daha.
Eleanor var mıydı?
Eleanor'u boşver, Park gerçekten var mıydı? Gerçek miydin Park?
...
Birçok romantik-ilk aşk kitabını sollayıp geçemez belki ama gerçekten çok masum ve güzel bir hikayeydi onlarınki.
Kitaba ilk başladığımda dedim ki tamam, çirkin kız ve kötü, havalı çocuğun yolları kesişiyor. Eleanor, Park'a sümsük gibi yapışacak, nefretten aşk doğacak.
Öyle olmadı.
Park bence birçok yönden Maria Puder'e benziyordu. Bazen kararsızlıkları, bazen Eleanor'dan ayrılmak istememesi falan.
***Eğer kitap okumaya başladığım, gençlik romanlarını bayıla bayıla okuduğum dönemde okusaydım 5 kat daha fazla beğenirdim ama Suç ve Ceza'yla aynı anda okuyunca ve beklentileriniz varsa, beklentilerin altında kalabilir.(neyse ki kitap hakkında bilgim yoktu, beklentim de sıfırdı.)***
Dediğim gibi gençlik romanlarını seviyorsanız ve masum bir aşk romanı okumak istiyorsanız tavsiye edilir. :"))
(Sizi unutmayacağım,
Koca Kızıl
Aptal Asyalı Çocuk..)
"İnsanlar gerçekte hissettikleriyle yüzleşemeyecek kadar korktuklarında hep 'bu bir veda değil' derler. Yarın seni göremeyeceğim,Park. Seni bir daha ne zaman görebileceğimi bilmiyorum. Bu gerçek, 'bu bir veda değil' sözünden fazlasını hak ediyor."
Park bir kez daha, onu gördüğü o ilk an neler düşündüğünü hatırlamaya çalıştı. Bu noktaya nasıl vardıklarını hatırlamaya çalıştı.Onun nasıl olup da hiç tanımadığı birisinden kendisi için en önemli kişi haline dönüştüğünü hatırlamaya çalıştı.
Onun ailesindeki herkes diyet mısır gevreği reklamlarında rol alacak kadar zayıftı. Büyükannesi bile. Eleanor böyle bir reklamda ancak kendini çimdikleyip dünyanın
sonu gelmiş gibi kameraya bakan kişi olabilirdi.
"Neden?” Park ellerini yumruk yapıp masaya bastırdı.
"Çünkü ben öyle istiyorum . Çünkü bir kıza benzemişsin."
"Değişen ne var?" Park önündeki kâseyi itti.
"Ne dedin sen?"
"Değişen ne var dedim. Sen zaten hep böyle düşünmüyor musun?"