Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Eleştirel Feminizm Sözlüğü

Kolektif

En Beğenilen Eleştirel Feminizm Sözlüğü Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Eleştirel Feminizm Sözlüğü sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Eleştirel Feminizm Sözlüğü kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Cinsiyet ile toplumsal cinsiyet arasındaki ilişkinin üçüncü kavramlaştırılış biçimine göre, cinsiyetler basitçe biyolojik-sosyolojik kategoriler değil, erkeklerin kadınlar üzerindeki iktidarının oluşturduğu (Marksist anlamda) sınıflardır; toplumsal cinsiyetin tanımının eksenini tam da bu iktidar ilişkisi oluşturur: Toplumsal cinsiyet, cinsiyeti inşa eder. Bu akıma yakın olan politik lezbiyen eğilimler, karşıcinselliği cinsel davranışlardan birisi olarak değil, "kadınlar"ın erkeklere zorunlu bir bağımlılık ilişkisiyle tanımlanmalarının temelinde yatan sistem olarak görürler. Simone de Beauvoir, "kadın doğulmaz, kadın olunur" diyordu; Monique Wittig (1980/2001) ise ekliyordu: "[...] 'kadın' ancak heteroseksüel düşünce ve ekonomi sistemlerinde bir anlam taşır. Lezbiyenler kadın değildir."
Sayfa 80 - Dipnot YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Cinsiyeti yaratan toplumsal cinsiyettir, tersi değil. Danielle Juteau
Sayfa 139 - dipnot
Reklam
Erkeklerle kadınların konumlan biyolojik bir kaderin sonucu değil, her şeyden önce toplumsal olarak kurulmuş konumlardır. Erkekler ve kadınlar, biyolojik olarak birbirinden ayrılan bireylerden oluşmuş bir -ya da iki- topluluktan çok daha öte bir şeyi oluştururlar. Erkekler ve kadınlar, aralarında özgül bir toplumsal ilişki -toplumsal cinsiyet ilişkileri- olan iki toplumsal grupturlar. Bütün toplumsal ilişkiler gibi bunlar da, bu özel durumda emeğin oluşturduğu, maddi bir temele sahiptirler ve kendilerini, cinsiyetler arasındaki toplumsal işbölümü, ya da daha özlü bir deyişle cinsiyete dayalı işbölümü araalığıyla ortaya koyarlar.
Özgürlük yollarına, aşınmış patikalardan çıkılır: Bu yollara ancak her tür Ortodoksluktan kaçınarak varılabileceği kuşku götürmez. Eylem her zaman düşünceye itiraz eder.
Sayfa 75 - Dipnot YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Modern Batı toplumlarında cinsellik, XVIII. yüzyıla kadar egemenliği elinde tutan Kilisenin kurduğu bir çerçeve içinde yer almıştır. Kiliseyi, tıp ve medeni hukuk ve ceza hukuku izler, ama hiçbir zaman onu tahtından indirmeden (Foucault, 1976). Yasalar, hem cinsel ilişkiye girmenin hangi yaştan itibaren yasal olduğunu belirler (bu yaş kimi zaman
Sayfa 62 - Dipnot YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Ücretli emeğin ortaya çıktığı dönemde kadınların durumunu tahlil eden Marie-Victoire Louis (1994) şöyle yazar: "Erkeklerin, kadınların bedenlerini, pek tabii ki cinsel boyutlarıyla da kullanma hakları, ücret ilişkilerinin bağrında varlığını sürdürmüştür." Bu türden erkek davranış 1970'lerde ilk kez "cinsel taciz" (sexual harassment) olarak adlandıranlar, Cornell Üniversitesi'ndeki Amerikalı feministler olmuştur. O dönemde bu feministler daha somut olarak, erkeklerle kadınların iş ilişkileri bağlamında ortaya çıkan davranışları kastediyorlardı. 1975'ten başlayarak bu kavram Anglosakson ülkelerde yaygınlaşmıştır. Yine de, feminist tahlillere rağmen, cinsel taciz ancak 1980'lerden itibaren önemli bir olgu olarak kabul edilecektir.
Sayfa 56 - Dipnot YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Reklam
Şu saptamayı yapmak mümkündür: Kız çocuklar ilköğretimde ve genel olarak öğretimde erkek çocuklardan daha başarılı olmalarına ve bu yüzden de bakalorya aşamasına ve yüksek öğretime daha büyük sayılarda gelmelerine karşın, bu aşamada genellikle, hizmet, ticaret, eğitim, sağlık sektörleri gibi, geleneksel olarak kadına aile içinde atfedilen işlevlerin toplumsallaşmış biçimleri olan mesleklere açılan az sayıda kanala mahkûm edilirler.
Sayfa 114 - Dipnot YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Kendimizle onlar -erkekler ya da kadınlar- arasında indirgenemez bir duvar yükseltmek; bir ayırım getirmek; onları iyice tikelleştirmek için, kendilerini "doğal" ya da evrensel hakikatler olarak sunan temsiller ve normlar bütünü adına damgalamak ve hepsinin ötesinde, toplumsal sözleşmeyle ilgili kararların oluşturulduğu toplumsal mekândan dışlamak, egemenlik kurma biçimlerinin başvurduğu silahlardandır. Egemenlik ilişkisinde ötekini görünmez kılmak söz konusudur: Onun basit, özel bir durumdan ibaret olduğu ve bu yüzden de geçerli bir muhatap olarak alınamayacağı düşüncesini olumlamak, dolaylı olarak, egemenin evrensel olanın temsilcisi konumuna gelmesini güvence altına alır. Egemenlik pratiğinin, ötekinin mülksüzleştirilmesi ve vesayet altına alınmasının, kadınların bedenlerine el konmasının bedeli budur.
Sayfa 110 - Dipnot YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Cinsiyet farklılığına evrenselci yaklaşım
Evrenselci yaklaşım şu sava dayanır: Fiziksel özelliklerden, "ırk"tan, cinsiyetten, dilden vb kaynaklanan ikincil farklılıklardan bağımsız olarak, bütün insanlar aynı biçimde bireydirler. Dolayısıyla, erkeklerle kadınları birbirinden ayıran farklılık kendi başına önemli değildir; onun belirleyici ve toplumsal olarak yapılandırıcı olan önemi güç ilişkilerinin bir sonucudur: "Kadın doğulmaz, kadın olunur" (Beauvoir, 1949) ve erkeklerin kadınlar üzerindeki egemenliğinin kökenleri ve biçimleri ne olursa olsun, kadın olmak bu egemenliğin bir uzantısı olarak gerçekleşir. Bu yüzden de, cinsiyetler yoktur, ortadan kalkacak olan "cinsiyet sınıfları" vardır. Bu sınıfların ortadan kalkması, cinsiyetli olmayan genel bir insan kategorisinin oluşmasını mümkün kılacaktır.
Sayfa 70 - Dipnot YayınlarıKitabı yarım bıraktı
En önemli ekseni erkeklerin kadınlar üzerindeki egemenliğinin tahlili olan feminist eleştiri, ilk evrede cinselliğe ilişkin olarak, kadınların kendi bedenleri üzerindeki özgür tasarruflan üzerinde odaklanmıştır. Heteroseksüelliğin kadınlara el konmasını sağlayan sistem olarak sorgulanması, daha sonraları radikal feministler ve lezbiyenler tarafından gerçekleştirilmiştir (Wittig, 1980).
Sayfa 64 - Dipnot YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Reklam
Anne Covva'ya (1999) göre, anneliğin korunmasından yana olan yasaların oluşturulmasında ve refah devletinin inşa edilmesinde feministler ihmal edilemeyecek bir rol oynamışlardır, ancak anneliğe yaslandıkları ölçüde, kadınlar için siyasal hakların sağlanmasında başarısız olmuşlardır.
Sayfa 41 - Dipnot YayınlarıKitabı yarım bıraktı
"kadın doğulmaz, kadın olunur," Beauvoir
'kadın' ancak heteroseksüel düşünce düşünce ve ekonomi sisteminde bir anlam taşır. Lezbiyenler kadın değildir.
Sayfa 80 - dipnot yayınları
O dönemde feminister dinlere son derece radikal bir eleştiri yöneltmişlerdir. Beyaz, Batılı ve Hıristiyan dinbilimci kadınlar, Yahudiliğe ve Hıristiyanlığa yönelttikleri eleştirilerle başı çekmişler, bunları Doğu ve Afrika dinlerinden -Hindu, Budist ve Müslüman- kadınlar izlemiştir. Bu kadınlar, hem İncil, Kuran, Tevrat, Buda'nın yazıları gibi kutsal sayılan metinlerin yorumlarına dayanarak dinsel inancın içeriğine, tektanrılılığa, tanrının eril imgesine, Meryem'in tabi konumu ve bakire imgesine yönelik eleştiriler geliştirmişlerdir, hem de dinsel kurumların eril ve hiyerarşik örgütlenme biçimine.
Sayfa 104 - Dipnot YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Filozoflar kadınları ya özgül rollerini vurgulamak suretiyle savunurlar (Rousseau), ya da erkeklere benzetilmelerini talep etmek suretiyle (Stuart Mill). Beauvoir'ın Le Deuxième sexe'in [İkinci Cins] (1949) sonunda formüle ettiği "farklılık içinde eşitlik" tezini geliştirmek güç geldiğinden olacak, hep ikilik ile teklik arasında gidip gelinmiştir.
Sayfa 68 - Dipnot YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Erkeklerin kullanacağı doğum kontrolü yöntemlerinin geliştirilmesine bu kadar az ilgi gösterilmesi, tıp camiasının ve kamu güçlerinin gözünde doğum kontrolü meselesinin ne kadar ikincil olduğuna tanıklık etmektedir.
Sayfa 98 - Dipnot YayınlarıKitabı yarım bıraktı
33 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.