Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Habermas ve Frankfurt Okulu

Eleştirel Teori

Raymond Geuss

Eleştirel Teori Sözleri ve Alıntıları

Eleştirel Teori sözleri ve alıntılarını, Eleştirel Teori kitap alıntılarını, Eleştirel Teori en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Eleştirel Teorilerin pozitivizmde somutlaşan felsefî hataya karşı özellikle hassas oldukları bir gerçektir. Frankfurt Okulu üyelerine göre hatalı epistemolojik görüşleri olan insanların doğa bilimlerinde teoriler üretmeleri mümkün olsa da eleştirel teorilerde bu mümkün değildir. Doğru epistemolojiye sahip olmak ile başarılı olarak aydınlanma ve özgürleşme üreten teoriler geliştirme ve test etme arasında yakın bir bağlantı vardır. Bu bakımdan pozitivizm doğa bilimlerinin gelişmesine özel bir engel oluşturmasa da insan özgürleşmesinin ana araçlarına, yani eleştirel teorilere karşı ciddi bir tehdittir. İşte bu düşüncelerden hareketle Frankfurt Okulu’nun pozitivizm eleştirisi, temel bir amaç doğrultusunda geçerli bir bilgi kategorisi olarak ‘dönüşlü olma’nın geri getirilmesidir.
Reklam
Frankfurt Okulu’nun kullandığı anlamda ‘pozitivist’ şunlara inanandır: (a) doğa bilimlerinin empirist bir betimlemesi uıygundur ve (b) tüm bilgi özünde doğa bilimleriyle aynı bilgisel yapıya sahip olmalıdır. Doğa bilimlerinde teorilerin ‘nesneleştirici’ bir yapısı varsa, o zaman tüm bilginin doğa bilimlerinin yapısına sahip olduğunu söyleyebiliriz. Bu, tüm bilginin ‘nesneleştirici’ bilgi olduğunu ileri sürmektir. Bu açıdan pozitivizm ‘dönüşlülüğün reddi’ olarak görülebilir.
“Frankfurt Okulu’na göre ‘eleştirel teori’nin ana ayırıcı özellikleri üç tezden oluşur: 1-) Aşağıdaki anlamlarda eleştirel teorilerin insan eylemi için rehber olarak özel bir konumları vardır: a-) Bu teorilere inanan faillerin aydınlanmalarını, yani onların gerçek çıkarlarının nerede olduğunu saptamalarını sağlama amacındadırlar; b-) İçkin bir anlamda özgürleştiricidirler, yani failleri, en azından kısmen kendi kendilerine dayatmış oldukları bir zorlamadan, bilinçli insan eyleminin kendi kendini früstre etmesinden kurtarırlar. 2-) Eleştirel teorinin bilgi içeriği vardır, yani bilgi biçimleridirler. 3-) Eleştirel teoriler epistemolojik olaral temel bakımlardan doğa bilimlerinden farklıdırlar. Doğa bilimlerinde teoriler ‘nesneleştiricidir;’eleştirel teoriler ‘dönüşlü’dür."
Eleştirel teoriler epistemolojik olarak temel bakımlardan doğa bilimlerinden farklıdırlar. Doğa bilimlerinde teoriler ‘nesneleştiricidir;’ eleştirel teoriler ‘dönüşlü’dür (reflective).O halde bir eleştirel teori, faillere içkin anlamda aydınlatıcı ve özgürleştirici bir tür bilgi veren bir dönüşlü teoridir.
Frankfurt Okulu’nun kullandığı anlamda ‘pozitivist’ şunlara inanandır: (a) doğa bilimlerinin empirist bir betimlemesi uygundur, ve (b) tüm bilgi özünde doğa bilimleriyle aynı bilgisel yapıya sahip olmalıdır. Eğer doğa bilimlerinde tüm teorilerin ‘nesneleştirici’ bir yapısı varsa, o zaman tüm bilginin doğa bilimlerinin yapısına sahip olduğunu söylemek, tüm bilginin ‘nesneleştirici’ bilgi olduğunu öne sürmektir. Dolayısıyla pozitivizm ‘dönüşlülüğün reddi’ olarak, yani teorilerin hem dönüşlü hem de bilgisel olabileceğinin bir reddi olarak görülebilir.
Reklam
Eleştirel teoriler pozitivizmde somutlaşan felsefi hataya karşı özellikle hassastır. Frankfurt Okulu üyelerine göre, acıklı ölçüde hatalı epistemolojik görüşleri olan insanların doğa bilim lerinde birinci-düzey (first-orcler) teoriler üretmeleri, bu teorileri test etmeleri ve kullanmaları mümkündür, ama eleştirel teorilerde bu olmaz. Doğru epistemolojiye sahip olmak ile başarılı olarak aydınlanma ve özgürleşme üreten birinci-düzey teoriler geliştirme, test etme ve uygulama gücü arasında yakın bir bağlantı vardır. Bu yüzden pozitivizm doğa bilimlerinin gelişmesine özel bir engel oluşturmaz, ama insan özgürleşmesinin ana araçlarına, yani eleştirel teorilere karşı ciddi bir tehdittir. Frankfurt Okulu’nun temel bir amacı pozitivizmin eleştirisi ve geçerli bir bilgi kategorisi olarak ‘dönüşlü olma’nın geri getirilmesidir.
Frankfurt Okulu üyeleri Freud’un da Marx’la aşağı yukarı aynı anlamda kavramsal bir devrimci olduğunu düşünür. Onlara göre Marx ve Freud’un teorileri temel epistemik yapıları bakımından öyle yakın benzerlikler içerir ki, felsefi bir bakış açısından iki ayrı tür teori değil aynı tür teorinin iki ayrı örneğini temsil ederler. Marksizm ve psikanalizin ana örneğini oluşturduğu bu yeni tür teoriye verilen genel ad ‘eleştirel teori’dir.