Elimi Tut Yeter

Akgün Akova
-1998 Baskı Arka Kapak Yazısı- Çocukların soruları, kuşlara benzerler. Onlar, aklı havalandırma hareketleridir. Bu sorular, kimi zaman öylesine yükseklerden uçarlar ki, beynimizin dağları, ovaları ve kıvrımları bile çok aşağılarda kalır. Bu tür soruları boşluğa bırakanlardan biri de, benim uykusu bulutlu oğlum Fırat'tır: "Baba, kargalar neden kara biliyo'musun?", "Yumurtalar neden uçmuyor?", "Deniz balıkların evi mi baba?", "Ay amca evlerdeki ışıkları yiyor, onun için çok ışığı var onun di mi?", "Vapurlar batınca denizin canı acır mı baba?"  Fırat da, doğanın kaçınılmaz sonucu olarak bir gün büyüyecek. O zaman, onu sırtıma alıp sokaklarda gezdiremeyeceğim. Belki de, şimdi yaptığı gibi, elini başına koyup, "Baba, beni sırtına alsana!" demeyi bir gün kendiliğinden bırakacak. Onun çocukluğunun bittiğini belki o zaman anlayacağım. Yıllar sonra, sanki gizli bir kentten söz eder gibi, "Ben nasıl bir çocuktum baba, anlatsana!" diye soracak. Ben de, o zaman kendime "Şimdi ben o çocuğu nerde bulabilirim?" diye sormamak için, Fırat'ın dünyayı yeniden kuran sözlerini ve anlamı yerinden oynatan sorularını bir kenara yazmaya başladım. Önceleri, bunları yayınlamak aklımın ucundan bile geçmiyordu. Ama kirpi saçlı çocuğun sözleri öyle yerlere vardı ki, sıradanlığın sınırlarını zorlamaya başladı. Bu kitabın yazılışı bittiğinde, beş yaşını zamanın sıçrama tahtasından süt içtiği bardağa yuvarlayan Fırat soru sormayı sürdürüyordu: "Baba, insanlar eskir mi?", "Anne baba ayrılınca önce hangisi evden gider?", "Fillerin neden gagası yok baba?"...  Sanıyorum, içinde çocuk olan her evde bu kitabın benzerleri yazılıyor.  Büyüklere rağmen!!!! *** 2018 Tanıtım Bülteni Oğlum Fırat’ın beş yaşına varana kadar sorduğu sorular benim yaşamım boyunca karşılaştığım en zor sınavlar oldu. Biriyle bir kahvaltı sofrasında karşılaştım: “Yumurtalar neden uçmuyo’ baba?” Bir diğeri mutfak penceresinin önünden uçarak geçen kuşlar yüzünden soruldu: “Kargalar neden kara biliyo’ musun?” Başka bir Fırat sorusu, deniz kıyısında sulardan çıktı: “Damlalar birbirlerini nasıl tanıyo’lar baba?” En yutkunduruculardan biri, dalgaların salladığı Kadıköy-Eminönü vapurunda buldu beni: “Vapurlar batınca denizin canı acır mı, baba?” Halime gülüyorsunuz elbet, ama ben de şimdi sormam mı size: Bilin bakalım, bir çocuk sorularıyla babasını ne kadar uzağa götürebilir? Zor durumdaki bir baba yanıtları nerelerde arar? Bana düşen, tarihin, edebiyatın, şiirin, gerçeklerin ve düşlerin içine dalmak oldu. Döndüğümde yanımda Márquez, Galeano, Uyar, Tolstoy, Cansever, Neruda, hatta bir sürü astronot ve saat tamircisi de vardı! Fırat’ın bazı sorularına yanıt olarak onları getirmiştim. Okuyunca göreceksiniz; çaresiz bir babanın işine yaramışlar mı, yaramamışlar mı?
176 sayfa
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

"Elimi Tut Yeter"
176 syf.
·
Puan vermedi
Farklı konuları derinlemesine sorgulayan ve etkileyici bir dil kullanarak okuyucuyu düşüncelere sürükleyen bir eser. Akova, edebiyat, insan ilişkileri, toplumsal meseleler gibi birçok temayı ele alırken, kendi deneyimlerini de paylaşarak okuyucuyla samimi bir bağ kuruyor. "Elimi Tut Yeter", edebiyat deneme türünü seven okuyucular için keyifli ve düşündürücü bir okuma deneyimi olacaktır.
Elimi Tut Yeter
Elimi Tut YeterAkgün Akova · Çınar Yayınları · 201870 okunma
176 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
-1998 Baskı Arka Kapak Yazısı- Çocukların soruları, kuşlara benzerler. Onlar, aklı havalandırma hareketleridir. Bu sorular, kimi zaman öylesine yükseklerden uçarlar ki, beynimizin dağları, ovaları ve
Elimi Tut Yeter
Elimi Tut YeterAkgün Akova · Çınar Yayınları · 201870 okunma
176 syf.
6/10 puan verdi
·
44 günde okudu
Herkese merhaba! Akova bu kitabında oğlu Fırat'ın beş yaşına gelene kadar kendisine sorduğu soruları nasıl göğüslediğini aktarıyor. Evet göğüslemek. Çünkü bunlar Küçük Fırat'ın hiçbir şeyle yoğrulmamış, kendiliğinden, aniden çıkagelen çeşitli soruları... Ve bu sorulara cevap vermek pek de göründüğü kadar kolay değil. Bunlar öyle sorular ki... Hem bir o kadar yalın hem de bir o kadar derinlikli... Derinliği ise doğrudan ve sade oluşunda yatıyor. Ve de aslında bizlerin, hayatlarında çoktan geride bıraktığı o dönemden gelen bu sorular, belki de yine bizlere, içinde bulunduğumuz ve yitirdiğimiz şeyi hatırlatıyor, çocukluğumuzu... Kendisi de bir edebiyatçı olan Akova'nın edebiyattan süzüp sadeleştirdiği, adeta damıttığı cevaplarla ilerleyen bu deneme metinlerini bir yetişkinin kendi dünyasına yeniden bir göz atması ve yorumlamaya çalışması olarak okudum ben. Mesele aslında burada küçük bir çocuğa kallavi cevaplar vermeye çalışmaktan öte bir kendini konumlandırma ve hayatı anlama çabası gibi. Bir şans verebilirsiniz. Kitaplarla kalın!
Elimi Tut Yeter
Elimi Tut YeterAkgün Akova · Çınar Yayınları · 201870 okunma

Yazar Hakkında

Akgün Akova
Akgün AkovaYazar · 14 kitap
Akgün Akova (d. 1962, Akyazı), Türk şair. Şiir dışında fotoğrafçılıkla da ilgilenen Akova'nın deneme, fotoğraf, gezi alanlarında da kitapları vardır. Seyahat editörlüğü, doğa fotoğrafçılığı ve gezi yazarlığı da yapan şair, hem üniversitelerde hem de özel eğitim kurumlarında "yaratıcılık" dersleri de vermektedir. Hayatı 1962 yılında Sakarya'ya bağlı Akyazı ilçesinde dünyaya geldi. Gebze Lisesi'nin ardından Hacettepe Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünü ve İstanbul Üniversitesi İşletme İktisadı Enstitüsü'nü bitirdi. 1984 yılında ilk şiiri Milliyet Sanat dergisinde yayınlandı. İlk şiir kitabı olan Sansürttürme Şair Abüüü 1991 yılında yayımlandı. Şaire 1993 yılında Truva Şiir Ödülü, 2003 yılında ise Dionysos Şiir Ödülü verildi. Akova, denemelerinin yer aldığı Yıkık Bir Çocuk Bahçesi Gibiydi Yüzü isimli kitabıyla ise 1998 yılında Dil Derneği Ömer Asım Aksoy Ödülü'ne layık görüldü. Kadir Has Üniversitesi ve Akademi İstanbul gibi eğitim kurumlarında "yaratıcılık" dersleri de veren şair ayrıca TRT ve Açık Radyo'da sunuculuk, metin ve program yazarlığı da yaptı. Voyager, Skylife, National Geographic gibi dergilerde gezi yazıları da yayınlanan Akova 1998-2006 yılları arasında Voyager dergisinde seyahat editörü olarak da çalıştı.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.