İçlerinden geçenleri anlıyorduk, sölylemediklerini.
Yoksulsunuz, iğrençsiniz, diyorlardı,
ne giysiniz var dolabınızda, ne iki türlü yemeğiniz, ne de paranız,
sevginize karnımız tok, özgürlükse özgürlük bizim için,
Sırıtmaya bile gerek duymadan arkalarını dönüyorlar soframıza.
Oysa biz alın terimizi bölüşürüz, yağma ve harç bilmeyiz.