En Eski Elli Kuruş Çikolata kitaplarını, en eski Elli Kuruş Çikolata sözleri ve alıntılarını, en eski Elli Kuruş Çikolata yazarlarını, en eski Elli Kuruş Çikolata yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
O yılları görmedim fakat o yılların yansıması olan 90'larda geçirdim çocukluğumu. Elli kurusun gerçekten kocaman kuruşu kuruşuna elli kuruş olduğu yıllardı o yıllar. Bir çikolata bir cips ederdi birde ufak şeker. Şekerin tanesi 10 krustu 15 de çikolata geri kalanla da mısır cipsi hani şu ağızda dagilandan. Şimdi iki kere giymeden attığımız kotlar var ya öyle bir kotum olsun diye beş sene yalvardim. Beş sene sonra ne mi oldu ablamın kotu ablama küçük gelmeye başlayınca sadece kot değil dünyalarda benim oldu. Bu kucuk kitap benim için ne mi anlam ifade etti. Kendisi gibi küçük şeylerden büyük mutluluklar getirdiğini hatırlattı. Hani hep deriz ya az eşya çok mutluluk öyle bir şey ışte.
“İster lapa lapa kar, ister şarıl şarıl yağmur yağsın,
isterse de bütün gecenin ayazından karlar dona kesmiş olsun,
sabahın beş buçuğunda karanlıkları ürperten sesiyle sokağa girerdi:
-Gazete, havadiis!
Sabahın dördünde yazı makinemin başına geçtiğim için, bu ses;
bu kara, yağmura, ayaza kafa tutan bu canlı, bu pırıl pırıl ses,
beni yazı makinemin başında bulurdu.
Gazete paralarını akşamdan masamın kıyısına koyduğum için,
bekletmez, koşardım sokak kapısına.
Gazetelerimi önceden hazırlamış olurdu.
Uzatır, paraları alır, saymaya filan lüzum görmeden cebine atar,
donmuş burnu, buhar kazanı gibi tüterek uzaklaşırken,
canlı, yaşam dolu sesiyle sokağı gene neşelendirirdi:
-Gazete, havadiiiis!
Sabahın erken saatinde kalkıp koşuyormuş gazete bayiine.
Bayi ana baba günü. Kendi gibi o kadar çok okullu çocuk
varmış ki bayi gazetelerini nazla veriyormuş.
Daha kötüsü de gazeteleri alırken bayiye kapora vermek!”