Üç elma çekirdeği aldım, ayıklayıp incecik kıydım sonra pürenin içine attım. Pişmiş elmaların sıcak ve tatlı kokusu evin her köşesini doldurdu; daha sonra perdeler ve yataklar bile koktu. Harika bir elma püresiydi.
Okumak tıpkı biriktirmek gibiydi, biriktirmekse saklamak; saklamaksa hatırlamak gibiydi, hatırlamaksa bir şeyleri tam olarak bilmemek; bilmemekse unutmak gibiydi.
Unutmaksa düşmek gibiydi ve düşmenin de bir sonu olması gerekiyordu.