"Ben bunları var olmayan birine yazdım.
Suya yazar gibi, yıldızlara fısıldar gibi ya da bir kuşun kanadına bağlarmış gibi.
Yazdım ve gökyüzüne gönderdim.
Nereye gitti hiç umurumda değil.
İçimde saklayamadıklarımdı onlar.
Söyledim ve bitti."
"Benim hikâyem seninle başladı.
Sen benim hüzünlü aşk hikâyemsin.
Yıllar sonra seni anlatacağım tanıştığım insanlara.
Hayatıma giren kadınlar senin açtığın yaraları sarmaya çalışacak, seni hiç tanımadan senden nefret edecek hepsi ve ben hep sana benzettiğim kadınlarla birlikte olacağım.
Senin gözlerine benzettiğim kadınlara bakacağım.
Senin ellerine benzeyen parmaklara dokunacağım.
Senin dudaklarına benzettiğim dudakları öpeceğim.
Ve hep seni düşünerek sevişeceğim.
Çünkü, ya bir kere çok seversin ya da hiç sevmezsin Juliet."
"İlk aşk hiç unutulmaz mı gerçekten?"
" İlk aşk aslında hep en sonuncu olandır."
"Sen hiç âşık olmadın mı?"
" Ya bir kere çok seversin ya da hiç sevmezsin Juliet.
Ayrıca 'daha önce' kendimden daha çok seveceğim kimseyi tanımamıştım."
Kaşlarımı çattım "Daha önce?"
"Senden önce..."
"Ne demişler: Bir kelebeğin kalbini kırma, çünkü ertesi gün ondan özür dileyemezsin ama endişelenme, kırılmadım. Ben daha ilk gün mağlup olmuştum, ancak şansımı zorladım hepsi bu. Bu yüzden kırılmaya hakkım yok."