Geçenlerde Aliye Berger'in hayat hikayesini okurken tanıştım bu kitapla. Daha öncesinde Oya Baydar okumamıştım. 91'de Sait Faik Hikaye Armağanı da alınca okumaya karar verdim. Türkiyedeki kadın yazarları her daim özgür ve cesur çizgilerine _Tezer Özlü, Ayfer Tunç, Ayla Kutlu, Sevgi Soysal, Adalet Ağaoğlu, Leyla Erbil, Firuzan... _hayran kalmışımdır. Ki listeme yeni birini eklemeniz mutluluğunu yaşıyorum. Yorumlarda biraz siyasal ve empoze edici bulanlar olmuş lakin ben hiç bu hisse kapılmadım. Aksine yazarla birlikte kazananın da kaybedenin de olmadığı bu döngünün içinde dipçik seslerinden ve sürgülü kapılar ardından, haki elbiselilerden kaçtım. Onunla beraber bir fotoğraf karesine bakarken hüzünlendim zira fotoğraftakilerin kimi ölüm orucunda, kimi idam sehpasında, kimi işkence altında, kimi kayıp, kimi de kimvurduya gidip haince vurulmuştur. Geçmişte aynı dili konuşanların zamanla bir ölü oluşuna şahit olduk. Otuz dilde karşılığı olan "entarnasyonel" i yıkılan
duvarın ardından avazımız çıktığına bağırarak söyledim. Gidilen bir bit pazarında ucuza satılan insan hayatlarına şaşıracak baktım. Okurken ilk başlarda Can Dündar'ı köşe yazıları tadı verse de sonraları kullandığı imgelerle Murathan Mungan tadı aldım, diyebilirim. Dili çok akıcı ve şiirsel. Oya Baydar siyasi kimliğine takılmadan onun literatüründe savrulmanız dileğiyle