Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Unutulan Vatan

Elveda Balkanlar

İsmail Bilgin

Elveda Balkanlar Sözleri ve Alıntıları

Elveda Balkanlar sözleri ve alıntılarını, Elveda Balkanlar kitap alıntılarını, Elveda Balkanlar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Geç kaldım Magda geç... Keşke sana daha önce koşsaydım... Ama şunu bil ki hayalin, hatıran hiçbir zaman gönlümden silinmeyecek. Asla...
Tek tük atıştıran yağmur damlaları arabaların üstünü örten kalın bezlere, hasırlara çarpıyor, ara sıra esen sert rüzgâr akıbetlerinin ne olacağını düşünen muhacirlerin yüzünü adetâ okşuyordu. Hazânla birlikte sararan yapraklar rüzgâra kapılıp ötelere savruluyordu. Bu ötelere savruluş, muhacirlerin Rumeli'den, Balkanlardan savruluşuna çok benziyordu...
Reklam
Hiç inanmıyorum, zaman herkesi unutturur
Soluk aldığım sürece bu kalp seni asla unutmayacak. Seni unutmam ancak son nefesimi vermekle mümkün olacak...
Kara günler, kara bulutlar gibi bir bir geçip gitse..."
Çok acı çokk
Şimdi mümkün olduğunca o zor günlere hazırlanmalıydı. İlk önce fırın sahiplerini huzuruna çağırttı ve kendilerine var olan unu idareli kullanmaları konusundaki emirlerini bildirdi. Ayrıca ekmeğe zam yapılmayacak, ekmek saklanmayacak ve her aileye sadece iki ekmek verilecekti.
Yüzbaşı Cemal'in yeni görevi Edirne'nin batısında yer alan Mustafa Paşa kasabasına gidip orada çok önemli olan Taşköprü'yü havaya uçurmaktı. Bu görev kendine verildiğinde Yüzbaşı Cemal iliklerine dek ürpermiş, "Eğer köprünün imha edilmesi düşünülüyorsa, Lüleburgaz Muharebesi de kaybedilmiş demektir. İşte o zaman Edirne düşmanın ortasında bir ada gibi kalacak... Bu arada gidenler gidebilecek, gidemeyenler ise bizimle aynı yazgıyı paylaşacaklar... Yazgının yanında her türlü yokluğu da...
Reklam
Nihayet can kaygısına düşmeden birkaç yudum ekmek yediler... Ama hiç durmadan, sırtlarına ve gönüllerine bir kırbaç gibi inen yağmur en büyük zorluk. Bilirim ki onlar, hür olsunlar, yağmur altında ıslansınlar, diye düşünürler... Koca devletin haline mi ağlar bulutlar, bu gelen muhacirlerin gözyaşlarına eş... Yurtlarından sürülmüş, kaçmak zorunda kalmış bu insanların cetleri ne ümitlerle at sürmüşlerdi Balkanlara doğru... Oysa şimdi?..
Georges Remon Balkan Savaşı'nı izleyen bir gazeteciydi. 16 Kasım 1912 tarihinde defterine şunları karalamaktaydı: "Buraya gelen gazetelerden öğreniyorum ki bir büyük katliamdan söz edilmektedir. Onlara göre Türkler çekildikleri yerlerde Hıristiyan ahaliyi katletmiş ve her şeye saldırmışlardır. Illustration okuyucuları, elbette hislerime yenilip mağlup Türkler hakkında aleyhte ve lehte hayal gücümün işletmemi benden beklemeyeceklerdir. Türklerin ricatı sırasında kendileri ile birlikte bulundum. Çorlu ve Çerkezköy felaketlerini onlarla birlikte yaşadım. Şunu hemen söyleyeyim ki çekildikleri sırada her şeylerini yitirmiş hatta Hıristiyan ahalinin kinine hedef olmuş Türk askerinin tek bir şiddet hareketine, yağmasına ve katil olayına rastlamış değilim. Aksine otuz kadar gazeteci bu yenilmiş askerin ortasında kaldık. Türkçe bilmiyorduk. Şapkalarımıza, pelerinlerimize ve konserve kutularımıza bakıyorlardı Türk askerleri. Ama saldırma asla... Asla... Aksine zaman zaman çadırlarımızı kurmaya ve paketlerimizi taşımaya bile yardım ettiler. Dünyanın başka hiçbir yerinde yenilmiş, bütün kıymetlerini kaybetmiş, sahipsiz kalmış başka bir askerin hareketlerinde ve çehresinde böylesine bir asaletlik ve dostluk bulmak kabil değildir.
Spoiler içerir.
Magda'ya olan aşkını köyde herkes biliyordu. Kilise bu aşkı onaylamayacağını Magda'ya söyledi. Ayrıca bütün köyün delikanlıları sana kızıyordu. Papazı etkilediler. Hatta çetecilere haber uçurarak, Magda ile Raçof'un seninle işbirliği yaptığını iddia ettiler. Bu yüzden cezalandırılmalarını istediler.
Uzaktayken birini düşünmek, onun için yaşamak, ona doğru gitmek için her türlü zorluğu ve tehlikeyi almak... Oysa şimdi bütün bunların bir anlamı kalmamıştı. Koskoca bir boşlukta hissediyordu kendini. Bu boşluk her saat büyüyor ve iç dünyasını yalnızlaştırıyordu.
276 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.