Ölüm şehirlerimizi kaybetmekle başlar ,vatanımızı kaybetmekle neticelenir ... Sahi neydi vatan? Bir toprak parçası mı ,uçsuz bucaksız denizler ,derin göller ,yalçın dağlar ,verimli ovalar ,yemyeşil ormanlar ,kalabalık şehirler ,tenha köyler mi ? Şimdi farkına varıyorum ki ,benim için bir tek vatan varmış ,o da sensin ... Seni kaybettiğim anda vatanımıda yitirmeye başlamışım . Evet ,ağır ağır ölüyorum...
Kitabı özetleyen sözler bunlar olsa gerek . Şehsuvar Sami ve Ester aşkını konu alarak 1926 yılının siyasi olaylarını anlatan kitabımız , Şehsuvar’ın sevdiği kadın olan Ester’e mektuplarıdır aslında .
Türlü entrikaların vuku bulduğu o yıllar ustaca belki biraz da taraflı olarak gözler önüne serilmiş.
Devletin derinlikleri, toprağın derinliklerinden daha karanlıkdır.
Yazarımız hivaye ( polisiye ) türü üzerinde durmuş bu eserde . Önemli polisiye yazarlarından olan Agatha Christie ( daha önce Aşkımız eski bir roman adlı eserinde de bu yazara yer verilmişti) ve Sherlock Holmes gibi yazarlara yer vermiş.
En beğendiğim bölümü kuşkusuz Şehsuvar’ın Sultan Abdülhamit ile yaptığı konuşmalar oldu .
Ahmet Ümit bu kadar uzun yazdıysa , okunmaya değecek bir kitap .