Toplum halindeki insana, doğal haldeki iyiliğini, masumluk ve erdemlerini, sürdürtecek bir eğitim sistemi bulmak. Emile'in eğitmeni, onu iyi yetişmesi, doğaya göre yaşaması, hoşuna giden şeyi yapması ve geri kalandan da kaçması için, toplumdan soyutlar. Böylece, eğitim olumsuzdur. Çocuğa hiçbir şey öğretmemeli; kendi zararına olabilecek şeyleri öğrenebilmesi için, onu doğrudan doğruya nesnelerle karşı karşıya bırakmalı, nesnelerin dersini almalıdır çocuk. Odasındaki pencerenin camını kırmışsa, soğuğun acısını çekecektir. Bununla beraber, onu kimi şeyleri öğrenmeğe de itmek gerekir: Örneğin, astronominin yararını öğrenebilmesi için, yine yalnız başına kalması gerekir; kendini yaralamaya kalkarsa, açıklamada bulunmadan «hayır» diyeceksiniz. Böylece, olağan eğitimdekinden çok farklı bir içtenlik ve özgürlük havası içinde yetişen Emile, insandaki doğuştan erdemleri koruyacaktır
Emile, yirmi yaşına geldiğinde, eğitmeni, dinin gerçeklerini koyacaktır önüne. Protestanken katolik olan, sonra yeniden dönen Rousseau, böylece, iman öğrenimini, bir katolik rahibe, Savoie'lı papaza bırakır. Filozofların birbirleriyle çelişen düşünceleri arasında sallantıda kalmış yazarımız, sonunda «iç dünyadaki ışık»a başvurmaya karar verir. İçtealik içindeki bir yürek, duru duygular, gerçeğin akıldan önceki koşuludur İnsanın, duygular dan önce gelen bır yargılama gücü vardır, insan, Locke ve onun gibi düşünürlere aykırı olarak, “duygusal ve edilgen değil, etkin ve zeki bir varlıktır. Çevresinde her şey cansız maddedir; ama yine de düzenlenmiş bir hareket halindedir o. Oysa, «dönüşen madde bana bir irade gösteriyorsa, belli kanunlara göre değişip gelişen madde bana bir zekayı gösterir. Böylece, yüce zekaya, Tanrıya erişir.