İnsanın masumiyet çağından öykülerle buluşturuyor bizi Deniz Günal. Gelip geçmenin hüznünün, hayatı hep ıskalayanların, ırmağın, vişnenin, Münevverin, Matematik Öğretmeni Tahir Beyin, saf kızların şehvetli düşlerinin, güzel ve aşık olmanın, meraklı ve genç, dolu dolu çocuk olmanın, tüm bunları internetsiz, cep telefonsuz, hormonsuz yaşamanın öyküleri ile...
Hüzünlü ama hınzır, kederli ama sevecen, utangaç ama şehvetli sayfalarda, geçmiş nerede biter, gelecek nerede başlar diye soranların; ar damarlarının nasıl, nereye kadar çatlayacağını hiç bilmeyenlerin; yaşamı tüketilmeyen olasılıklarla tüketilen olasılıklar toplamı diye görenlerin öykülerini okuyacaksınız.
Koltuğa atılmış masa örtüsüne bakıyor. İnsanın ördüğü hayatının danteli aslında. Örneği baştan koyuyorlar. Masa örtüsünü yanlış olunca söküyorsun. Beğenmeyen almıyor. Yazgıyı nasıl sökeceksin? İyi örnek var kötü örnek var. Ama bir de iyi örmek var.
Ocağın üstüne küçük güğümü koyuyor. Sandıktan kendi ördüğü dantel sütyenle külodu çıkarıp giyiyor. Sarılıyor erkeğine.
Çünkü… Hayat ya bir aşk öyküsüdür ya da yalnızlık.
