Canım Emma, Biricik Emma.
Emma'ya sevenler ve sevmeyenler olarak iki grup var. Ben hangisinde miyim, onu boş verelim. Ben sevmekten çok Emma'yı anlamaya çalıştım çünkü. Emma babasına ve kendisine "Asla evlenmeyeceğim." diye büyük bir söz vermiş. Jane Austen diğer kitabı Gurur ve Önyargı'da olduğu gibi Emma'da da kızımızın gururunu hiçe saymıyor. Ama unutulmaması gereken bir şey var ki, her ne kadar evliliği kendisi için gerekli değil olarak görse de, o da bir genç kız. Dönemin genç kızları gibi -ki dayatılan kalıplar çok keskin- o da romantik bir aşk istiyor olabilir. Bunu uzun bir süre inkar etse de. Ve bu evlilik yalnızca maddiyata yatmıyor diye gereksiz anlamına gelmez.
Emma'mızın aşkı keşfedişi ise onu kaybetme riskiyle karşı karşıya kalınca oldu. Ve Emma da çoğumuz gibi bir şeyi kaybetmeden, kaybetme ihtimali doğmadan onun değerini anlayamayanlardan. Buradaki düşünceleri bana biraz bencilce geldi, ama aşk biraz da bencilliktir belki de.
Kısaca sevdiğim bir kitap oldu. Jane Austen'ın evlilik ve üzerine fikirlerini, saçma dayatmalara eleştirilerini okumak keyifliydi. Oldukça akıcı bir dille yazıldığını söylersem de yalan olmaz.
Kitabın sonunda ise herkes kendi aşkını buldu, darısı bu dünyada bulmak isteyenlerin başına.