Emma, Jane Austen’in ölmeden önce yayımladığı son eseri. Zihnimi yormayacak, okurken yüzümde gülümseme oluşturup ben de tatlı hisler uyandıracak bir kitap okuma ihtiyacı hissettiğimde bu kitabı genelde Jane Austen kaleminden seçerim. Ve Emma bu isteklerimi tamamıyla karşıladı.
Kitaptan biraz bahsetmek gerekirse, Emma annesinin genç yaşta ölümü ve ablasının evliliğiyle birlikte; babasının ve Hartfield’in sorumluluğunu erken yaşta almış baş karakterimiz. Bu sorumlulukların getirisi olarak çevresinden büyük saygı görmekte ve el üzerinde tutulmakta ama ne yazık ki bu yüceltilme karakterimizde kibre sebep oluyor. Ve ne yalan söyleyeyim bu kibirli, ben bilirimci halleri biraz sinir bozucuydu. Ama neyse ki Emma’nın etrafında ona yanlışlarını gösterecek bir Mr. Knightley’si vardı ve Emma kibrini fark edecek kadar özünde alçakgönüllüydü.
Kitabın olay örgüsünü pek anlatmak istemiyorum çünkü bence asıl etkileyici olan kitaptaki olaylardan ziyade Emman’ın karakter gelişimiydi. Sadece kitap biraz fazla uzatılmış. Pek çok diyaloğa aslında çokta gerek yokmuş gibi geldi bana, özellikle Miss Bates ve Mrs. Elton’un diyalogları. Kitapta en keyif alarak okuduğum sahneler ise Emma ve Mr. Knightley sahneleriydi kesinlikle.
Toparlamak gerekirse yoğun okumalardan sıkıldığınız, tatlı hafif bir şeyler okumak istiyorum dediğiniz bir vakit alıp okuyabileceğiniz, yüzde tebessüm bırakan bir eserdi.