'Sizi dinliyorum' dedi bir de yepyeni bir hikayeden yana onca sözcüğe ve zamana karşın bir kez daha umutlanarak 'bu aşk nasıl bir aşkmış, dinleyelim, anlayalım, dahası gerekirse, bir kısacık metin süresince de olsa birlikte yaşamaya bakalım' dedi heyecanla.
Sözcükler, sözcükler, sözcükler. Bir sessizlik daha bölüyordu o sıralarda konuşmamızı. ‘Oyunun sırrını en sonunda anladın, ama yazık, bugüne dek gereksiz yere, hiçbir işe yaramayacak o ısrarlı çağrın yüzünden çok acı çektin’ diyordun.