En Güzel Atatürk Fıkraları

Kenan Ermiş
Uşaklık...
Atatürk Dolmabahçe sarayı'nda misafir bir devlet başkanı şerefine yemek veriyordu. Garson elinde yemek dolu tepsiyle gelirken ayağı takıldı ve tepsi olduğu gibi yabancı devlet başkanının kucağına döküldü. Ortalık bir anda karıştı. Herkes Atatürk'ün ne tepki vereceğini beklemeye başladı. O beklenenin aksine garsona hiç kızmadı, devlet başkanına dönüp oldukça sakin bir sesle şunları söyledi; "Ekselansları kusura bakmayınız, ben bu millete her şeyi öğrettim de, bir uşaklık etmesini öğretemedim."
Sayfa 6 - Gün YayıncılıkKitabı okudu
Atatürk ve Mehmetcik
Atatürk, Kolordu binasının kapısında bir Mehmetçik gördü ve yanına çağırdı. Yandakilerden daha güçlü görünen bu Mehmetciği diğerleri ile güreştirdi. Mehmetçik hep galip geliyordu. Atatürk güreşleri izledikçe çok keyiflendi ve çeketini çıkarıp Mehmetçiğe el ense attı. "Haydi bir de benimle güreş."dedi. Mehmetçik, Ata'nın yüzüne hayran hayran bakarak; "Atam" dedi. "Senin sırtını yedi düel yere getiremedi. Bir Mehmetçik bunu yapabilir mi?"
Sayfa 44 - Gün YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Öğretmen ve Sarıklı
Öğretmenler Ankara'da genel bir toplantı yapmışlar, fakat toplantıya gelen bir kaç kadın öğretmeni erkeklerden ayrı bir yere oturtmuşlar. Kadın öğretmenlerin toplantıya katılmasını hoş karşılamayan bir kaç sarıklı bu durumu Atatürk'e şikâyete gelmiş. Atatürk kızarak; "Kimmiş öğretmenler derneğinin başkanı? Çağırın bana demiş." Mazhar Müfit bir kaç dakkika sonra Ata'nın huzuruna çıkmış. Ata gürleyen sesiyle konuşmuş; "Siz öğretmenler toplantısında ne yapmışsınız öyle? Ne ayıb şey bu!" Mazhar Müfit şaşırmış, sarıklılar ise menmun kalmış. Ata aynı ses tonunda devam etmiş; "Olur şey değil, olur şey değil!" "Aman paşam..." diye söze girmek istemiş, Müfit. "Bırak bırak!" demiş Ata. "Hepsini biliyorum. Bu toplantıya kadın öğretmenleri çağırmışsınız çok güzel. Peki onları neden ayrı yere oturtdunuz? Sizin kendinize güveniniz bu kadar mı az? Peki ya Türk kadınının faziletine? Bir daha asla böyle bir ayrılık görmeyeyim, anladınız mı?" Ve o an gülmekte olan sarıklılar neye uğradıklarını şaşırmış.
Sayfa 22 - Gün YayıncılıkKitabı okudu
Mustafa Kemal Atatürk
Hukuk prensiplerine saygılı olmayan liderler, kurdukları rejimi de yaşatamazlar.
Sayfa 74 - Gün YayıncılıkKitabı okudu
Tarih zorlamayı sevmeyen nazlı bir peridir.
"Ankara veya İstanbul şehirlerinden birinin 'Atatürk' olarak değişmesi için mebuslar öneride bulunup Atatürk'e jest yapmak istediler. Kaleme alınan kanun tasarısı bir gece yemekte Ata'ya sunuldu. Atatürk tasarıyı dikkatle okudu ve; "Bir ismin kalıcı olması için şehirlerin temellerine sığınmak şart değildir. Tarih zorlamayı sevmeyen nazlı bir peridir. Fikirleri ve vijdanları tercih eder." dedi. Ve İstanbul'un adı İstanbul, Ankara'nın adı Ankara olarak kaldı.
Sayfa 10 - Gün YayıncılıkKitabı okudu
Sıfır neye derler?
Atatürk, Kayseri’de yemek sohbetine başlayınca, Hasan Ali Yücel’e  sordu: -“Bugün lisede sizin mantık kitabınızı karıştırırken ‘matematikte usul’ diye bir konu gördüm… Demek siz matematikten de anlıyorsunuz?” -‘Biraz Paşam…’ -‘Peki, söyleyin bana; Sıfır neye derler?’ Milli Eğitim müfettişi Hasan Ali Yücel, sesini yumuşatarak cevap verdi: -‘Huzurunuzda bana!’ ”
Sayfa 5 - Gün YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Diktatör...
Amerikalı Gazeteci Mis Gladys Baker, Atatürk'e neden diktatör diye çağrılmaktan hoşlanmadığını sormuş, Atatürk yanıtlamış. “Ben, diktatör değilim. Benim kuvvetim olduğunu söylüyorlar. Evet, bu doğrudur. Benim arzu edip de yapamayacağım hiçbir şey yoktur. Çünkü ben zoraki ve insafsızca hareket etmeyi bilmem. Bence diktatör, diğerlerini iradesini red edendir. Ben kalpleri kırarak değil, kalpleri kazanarak hükmetmek isterim.”
Sayfa 71 - Gün YayıncılıkKitabı okudu
Resim