Sinirlenerek kitap okumak başkadır diyerek başlıyorum yorumuma :)
"Ben" egosu ile bol, sözde güçlü, gururlu, karşındakini sevse bile belli etmeyi kendine ar bilen, hep başarılı, Amerika`da mastır yapmış, babalarının biricikleri ( şükür ki bu kitapta baba konusu biraz farklıydı), esas oğlana hiç sebep yokken yüz vermeyen, iğneleyen, kendini kendi aleminde hiç sebep yokken mağdur durumuna düşüren, elimde olsa bir kaşık suda boğacağım Canan Tan kızları.
Bu kitapta da farklı hiçbir dialoga rastlamadım. Nehir`in içine biraz Piraye, çokça Aslı kaçmış gibi. ( Aslı ile Piraye aynı oldukları için çokça da birazcık kalıyor ya hadi neyse) İnsan neden durduk yere bu kadar sinirli olur ki? Habire köpürmeye meyilli, patlamaya hazır bomba. Anlamadığım konu yazar bu kız karakterlerini seçerken ne düşünüyor. Kendini mi tatmin ediyor? Gururlu, özgüvenli olsun, kendini ezdirmesin ama erkekleri hep ezsin. Çok güçlü olsun, kimseyi sevemesin ama onu deliler gibi sevip, tüm sivri dilliğine rağmen içindeki sözde cevheri keşfetsinler. Bir de hepsi yakışıklı, peşinden koşulan erkekler olsun. Yine çenem düşdü..
Kitaba değinirsek;
Bir tek organ nakli kısmına dikkat çekmesi ayrı hava katmış. Bunun dışında diğer kitaplarından farklı olarak, sonu önceden bilinmiş, finali muammada kalmış gibi kapatılmış yazar tarafından. 4 puanı yalnız organ nakline dikkat çekmesi adına veriyorum. Geri kalan kısımları sinir krizleri geçirtti.
Canan Tan severlere şiddetle tavsiye, sevmeyen, benim gibi okurken krize girenlere şiddetle uzak durmaları önerilir.