Bilginin yapısını sadece "deney" yoluyla anlatmak istersek, bu tür bir önermeyi ancak deneyin yapısını çözüm lemeye girişerek haklı gösterebiliriz ve o zaman, psikolojik süreçler olan algı, çağrışım ve alışkanlıklara değinme noktasına varırız. Ne var ki, görgücülük, duyumculuk ve öteki felsefeler, deneysel psikolojiden çok önce varolduktan için, çoğu kişi bu sağduyu görüşlerle ve spekü latif tanımlamalarla yetinmişlerdir; bu da, deneyin varolan yapılarla benzeşme süreci olduğunu görmelerini ve ipse intellectus'un sistema tik incelemesine yönelimlerini engellemiştir.