er-Rahiku’l- Mahtum - Peygamberimiz Hayat ve Daveti

Safiyyürrahman Mübarek Furi

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Hayber’e Hareket : … Orduya yol gösteren kılavuzlardan biri: -“Ya Rasulallah!.. Ben sana yolları tarif edeyim, dedi. Birkaç yolun çalıştığı bir yol ağzında: “Ya Rasulallah! İşte bu yollardan herbiriyle istediğin yere ulaşmak mümkündür.” dedi. Peygamberimiz (s.a.v.) bu yolların herbirinin ismini söylemesini emretti. Kılavuz: -“Birisinin ismi hazen ( üzüntü) … deyince Efendimiz bu yola girmedi. Diğerinin ismi şaş (sargı) deyince Efendimiz bu yolu da uygun görmedi. Öbürünün ismi hatıb (odun toplayıcısı)… deyince Efendimiz bu yolu da tercih etmedi. Huseyl: -“Geriye sadece bir yol kaldı.” deyince Hz. Ömer (r.a) -“Onun adı ne?” diye sordu. Huseyl: -“Merhab (hoşgeldin) deyince Efendimiz (s.a.v) bu yolu takip etmeyi tercih ettiler.
Sayfa 414Kitabı okudu
Ey örtüsüne bürünen (Peygamber!) Kalk ve uyar! Müddessir Suresi, 1-2 Ve Rasûlullah kalktı. Bundan yirmi sene oturmamak üzere kalktı.
Sayfa 79
Reklam
Onlar(Mekkeliler) biliyorlardı ki "iman"ın manası Allah'tan başka her şeyin ilahlığını reddetmekti. Peygamberliğe ve ahiret gününe imanın manası, başkalarının hakimiyeti bir yana, kendilerinin bile canları ve malları konusunda serbestçe hareket edemeyecek şekilde tam anlamıyla Allah ve Resulüne boyun eğmeleri, mutlak olarak teslim olmaları demekti. Bu, kavimleri üzerinde din adına devam ettirdikleri hakimiyet ve sultalarının yok olması, Allah ve Resulünün rızası karşısında kendi arzularını bırakmaları, ezilmiş fakir tabakaya yaptıkları zulüm ve haksızlıklardan vazgeçmeleri, sabah akşam işledikleri günahları terk etmeleri anlamına geliyordu. Mekkeli müşrikler tevhidin manasını anlamışlar, ancak nefisleri bu rezil yaşayışı terk etmeye razı olamamıştı.
Peygamberimiz (s.a.) Uhud şehitlerine bakıp şöyle buyurdu: "Ben onlara şahidim. Şüphesiz Allah yolunda yaralanan hiçbir yaralı yoktur ki Allah onu kıyamet gününde yarası kanadığı halde, kanı kan renginde, kokusu misk kokusu olarak diriltmiş olmasın."
Sayfa 282Kitabı okudu
Yolculuklarından birinde bir koyun pişirilmesini em retti. Bir zat: -"Kesmek bana ait!" dedi. Diğeri -"Yüzmek bana ait!" dedi. Bir başkası -"Pişirmek bana ait!" dedi. Peygamberimiz (s.a.): "Odun toplamak da bana ait." buyurdu. Ashab-ı kiram: -"Biz sana iş bırakmayız, ya Resûlullah." dediler. Peygamberimiz (s.a.) -"Bana iş bırakmayacağınızı biliyorum. Ama sizden farklı olmak istemem. Çünkü Allah kulunun arkadaşları arasında ayrıcalıklı olmasını hoş görmez." buyurdu. Kalkıp odun topladı.
Sayfa 492Kitabı okudu
Gerçek iman tebessümü kalbi kaplayınca kalp dağ kadar sağlamlaşır. Bu sağlam imanın ve bu kesin yakînin sahibi, dünyada çektiği sıkıntılar ne kadar çok, ne kadar dehşetli ve ne kadar şiddetli olursa olsun, imanın yanında, meşakkatleri sel üzerinde yüzen yosunların muhkem setleri, sarsılmaz kaleleri yıkmaya çalışması gibi görür. İmanın tadı, itaatin lezzeti ve yakînin zevki karşısında bu güçlüklere aldırış bile etmez.
Reklam
"Siret-i Nebî"
Peygamber Efendimiz'in (s.a.) bütün insanlığa sunduğu, insanları karanlıklardan aydınlığa kavuşturduğu ve kullara kulluktan Allah'a kulluğa çağırdığı mesajın özüdür...
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.
Resim