Erbakan Hoca'nın feraset ve liyakatini siyasi bir şuur ile egale edebilecek ikinci bir lider göremediğim o dönemi, Milli Görüş'ü, Kıbrıs meselesini ve Kenan Evren'in "yalanlarını" müşahede edeceksiniz. Bendeniz "yalan" diyorum ama Merhum Erbakan Hoca, nezaket üstü bir takiye ile Evren'in safsatalarına "yanılgı" demiş.
Makro başlıkta, Emperyalizm ağıyla örülmüş olan Türk siyasetini gördükçe sinir nöbetleri geçirmemek imkansız. Modern müstemlekeciliğin (kasıtlı yahut kasıtsız) bir numaralı uşağı olan ihtilal güruhunun, siyasi incelikten ve Erbakan Hoca'nın tasarladığı kalkınma planlamasına destek vermekten aciz kaldığını görüyoruz.
Ecevit'in parmak ucunda yürüdüğü bir zemini, yani Kıbrıs meselesini ; Milli Görüş'ün koşar adım katettiğini ve Kıbrıs hassasiyetini son raddeye kadar müdafaa ettiğini Kenan Evren' in ağzından dinliyoruz. Fakat siyasi şuurdan uzak olan Evren, bu durumu şöyle izah ediyor;
"Necmettin Erbakan 'Kanla alınan toprak verilmez' diyerek Rumlara toprak verilmesini ve uzlaşı sağlanmasını sürekli baltalıyordu. Halbuki verilen topraklar barış getirecekti."
Erbakan Hoca ise; Vatan toprağı taviz konusu olamaz! diyor ve bu duruşun Milli Görüş Duruşu olduğunu haykırıyordu.
Türk Siyasi tarihinin en puslu dönemleri olan mezkur dönemleri anlamak ve bir şeyleri konumlandırmak oldukça zor. Nitekim "her ağızdan ayrı bir laf çıkıyor" deyiminin bu dönem için söylenecek en güzel söz olduğunu düşünüyorum.
Ne diyelim. Okumak lazım.