Evrende anatomik anlamda iki çeşit insan türü bulunmaktadır.Bu türler ise kadın ve erkektir.
Kadın ve erkek aslında fiziksel anlamda iki farklı canlı olsalar da özlerinde tek bir varlıktırlar.Onların ortak noktaları ise her ikisininde özünde ''insan olma'' paydasında birleşmeleridir.
Her erkek ve kadında farklı oranlarda ''kadınsal ve erkeksel'' duygu ,düşünce ve dürtüler bulunmaktadır ve bu durum insanın yaratılışından kaynaklanan,onun fıtratının bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Tüm dünyada ''kadın'' denilince akla ilk olarak merhamet,yaratıcılık,sevgi,arzu,şefkat gibi duygular ve vasıflar gelir.''Erkeğin'' ise öfke,mücadele,entelektüellik,savaş vb. durumları kendi bünyesinde vasıfsal olarak temsil ettiği düşünülebilir. Bu durum doğrudur fakat her kadının ve erkeğin yaratılışında ve iç dünyasında tüm bu duygu ve vasıflar mevcuttur,kutupsallaştırılmamıştır.Toplum ise yukarıda saydığım kadınsı ve erkeksi vasıfları, hangi cinse aitse yanlızca onun o özelliğe sahip olması gerektiğini savunur,bu durumsa oldukça yanlış bir paradokstan ibarettir.Her erkek bazen yeri geldiğinde ağlayabilir ve merhametli olabilir ya da her kadın bazı zamanlar sinirli ve mücadeleci bir ruh haline bürünebilir.Bu durumsa oldukça normal olan bir olgunun ifadesidir. Sonuç olarak önemli olansa kadın veya erkek olmak değil bizlerin gerçek anlamda insan olup yaşamı bir bütün halinde algılamamız ve tüm maddenin içkinliğinden kurtulup asıl gerçekçiliği yakalayarak aşkın olana ulaşmamızdır.