Bir edebiyat metniyse eğer muhatap olduğum, uzunca içime çekmeyi, uzaktan izlemeyi yeğlerim bir süre. Kitap sayfalarına hapsedilmiş o küçük karakterlerin özgürleşme adına verdikleri mücadeleye takılır gözlerim. Yeryüzünde bir insanın yaşayabileceği en tatlı savaştır bu. Yorgun, karışık, hengameli bir yolculuk. Bir edebiyat ateisti için bile sınırları zorlayabilecek kadar zevk, acı ve şarap barındırabilir.
Edebiyat çoğu zaman hayatın aynası diye nitelendirilir. Yaşamdan barındırdığı kesitlerle, insana şehirde tarihi yerleri gezdiren bir sevgiliye dönüşür. Şiir kıvamında rüzgarı yüzümüzde hissettirir. Gerçek hayatımızı, kahramanımıza dönüştürdüğümüz kitaplardaki gibi yaşama isteği de bir o kadar hayatımızın odağındadır. Günahımızı, aşkımızı, masumiyetimizi, hırsımızı, hapishanemizi yaşadığımız karakterlerle beraber sürdürürüz. Kısacası karmaşık, deli divane bir tanımın içindeyiz. Birbirinden güzel farklı yazarların öykü seçkisiyle Murathan Mungan’ın yaptığı derleme Metis yayınlarından karşımıza çıkmakta. Kadınlarla erkekler arasında nasıl bir fark olduğu konusunu bir kenara bırakıp aralarında benzerlik var mı sorusunu sorduracak öykülerle süslenmiş bir çalışma. Belki de metni Murathan’ın bir sözüyle noktalamak gerekiyor; “İki cins arasındaki ezeli sorunlar…”
Murat BAY