Ailede, Piyasada ve Sokakta Erkekler

Erkeklik: İmkansız İktidar

Serpil Sancar Üşür
Erkeklik
Erkeklik denen toplumsal konum, bir Iktidar analizi içinden bakmadan anlaşılabilir değildir. cinsiyet konumlarının bir iktidar analizi ile ilişkilendirilmesinde önemli bir düşünür olan Simone de beauvoir, ünlü yapıtı iki cinste erkekliğin, kendi cinsinden bahsetmeye sürekli başkalarının- kadınların, çocukların yabancıların eşcinsellerin siyahların Düşmanların hainlerin ve benzeri- cinsiyet özelliklerinden bahsederek kurulan bir iktidar konumu olduğunu söylemişti.
"Örneğin dini kurumlar erkeklerin değil kadınların bedensel ve toplumsal varlıklarını her zaman 'sorunlu' olarak tanımlar; öte yandan hukuki kurumlar kadınların başına gelen ayrımcılıklara karşı 'cinsiyet ayrımı yapmama' ilkesi ile hareket ederek erkeklerin sahip olduğu ayrıcalıkları görmezden gelir."
Reklam
....kahvehaneler ne özel alan ne de tam olarak dışarısıdır; ikisinin arasındaki bir konumdadır. Hiyerarşik olmayışıyla diğer kamusal ve özel mekanlardan ayrılır; gündelik yaşamdaki erkekler arasındaki her türlü hiyerarşiyi en asgari düzeye indirger veya nötr hale getirir. Erkek sosyalleşmesinde kırılgan hale gelen erkeklik inşasının yeniden üretimine katkıda bulunur. ...
Laf atmak kitlesellik ruhu
...kaldığım öğrenci yurdunda balkona çıkınca laf atılacak malzemenin de çok olduğu düşünülürdü. Rahattı insanlar bir de, yani sağımız pavyon, solumuz otel, öbür taraf gece kulübü; laf atmak için ideal bir ortamdı. Normal bir kız bile olsa, karşı tarafta lise vardı, onlara da laf atılırdı. Tek başına bir erkeğin laf attığını görmedim ben hiç, laf atmak kolektif bir şey. Cesaretlendiren erkeklik eğitimi gibi bir şey. Mesela aşağıdan geçen kadının kafasına çöp poşetine su doldurup su atıyorlardı; bu bir "ritüel"di yurtta ve bunu Hacettepe Tıp'ta okuyan öğrenciler de yapıyordu, Gazi Teknik Eğitim'dekiler de yapıyorlardı; ya da bunu yapanları gülüp alkışlıyorlardı. Sadece gülmek bile, bir kendinden geçiş, bir olumlama söz konusu. Niye bilmiyorum, bu gülme çok tipik bir erkek davranışıdır, biri taciz edildiyse kolektif bir ortamdaysanız yapacağınız şey "ayıp ne yapıyorsun" değil de, sırıtmak olur. Yani "ben de sizdenim" mi, yoksa hani "yaptığın şey suç, ama napayım işte, siz de gördünüz mü durumun absürdlüğünü"mü yoksa? Yani belki herkes kadına laf atmıyor, ama laf atan kişinin yaptığına gülüyorlar; mesela hiç kimse de "ayıp" demiyor. Bunu kendimi de katarak söylüyorum; ben böyle bir olay gördüğümde, balkona insanlar çıkmış, aşağıdan bir hayat kadını geçiyor, ona laf atıyorlar, kadın küfrediyor, herkes gülüyor, ben de gülerim, gülmüşümdür de. Ama tek başıma böyle bir şey yapar mıyım? Hayır; bu doğru bir şey mi? Hayır; ama, biraz da laf atmak, kadınlara bakmak kitlesellik ruhu içinde yapılan bir şey
...erkeklik, sürekli başka konumların "ne olduğu" hakkında konuşma hakkını kendi elinde tutan ve bu sayede kendi bulunduğu konum sorgulama dışı kalan bir "iktidar konumu"dur. ...
Kapitalizm, şiddeti devlet tekeline alarak üst sınıf erkekleri sermaye yönetimine, alt sınıf erkekleri de üretme- kas gücü performansına yönlendirmiştir. Yeni kapitalizm ise artık kas gücünün yerine makineleri ve robotları koyuyor ve kas gücü üretkenleştirilerek kendisi pasifleştirilmiş alt sınıf erkekler bu sürece tepki olarak giderek artan ölçüde fiziksel şiddete başvuruyorlar.
Reklam
Eril Şiddeti Meşru Görme
Türkiye'de eril şiddeti meşrulaştıran en önemli bağlamlardan biri cinsel ahlak kurallarının erkeklere verdiği bekçilik görevi. Keskin cinsiyet farklarına ve namus/şeref değerlerine dayalı cinsel ahlak kurallarının bekçileri olduğunu düşünen erkekler, kendi ailelerinden başlayarak kendi toplumlarının cinsel ahlak davranışlarını şiddet ile disiplin altına almaya kalkıyorlar.
Sayfa 234 - Metis Yayınları - 4. Baskı 2016Kitabı okudu
Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği: Erkek ve Şiddet
Erkek egemenliğini kuran önemli stratejilerden biri de erkeklerin aşırı, saldırgan ve hatta etik dışı denilebilecek cinsel davranışlarının kökeninde erkek biyolojisinin yattığına ve bu biyolojik kökenli cinselliğin gemlenemez, dizginlenemez olduğuna dair yaygın kabüldür. Bu sayade erkekler kendilerini engelleme zorunluluğundan kurtulur ve "ahlaksızlık" değil, affedilebilir hatalar yapmış olurlar: ...
Sayfa 199 - Metis Yayınları - 4. Baskı 2016Kitabı okudu
Uluslararası medya cinsiyetçi anlamları yayıyor; kadınları ve cinselliği metalaştırıyor; kadın emeğini ve cinselliğini küresel pazarın tüketim nesneleri haline getiriyor.
Kadınların, daha farklı erkeklik değerlerinin varlığına rağmen, egemen erkeklik pratiklerine gösterdikleri onay çok önemli bir rol oynar; kadınlar onaylamadan hegemonik erkeklik oluşamaz.
Reklam
"Emeğinden başka satacak bir şeyi olmayan mülksüz erkekler", üzerinde otorite sahibi olacakları bir ailenin geçimini sağlayarak o aileye "reis" olunca toplumda saygın bir statü elde ederler ve bu da en yaygın "erkeklik inşa stratejisi" haline gelmiştir.
Sınıfsal konumların cinsiyet ile ilişkisine istihdam açısından bakıldığında, "ekmek parası kazanan", "aile geçindiren erkek"in aldığı ücretin bütün aile için; "çalışan kadın"ın aldığı ücretin kendi "harçlığı" için olduğu klişesi ile karşılaşırız.
erkeklik, sürekli başka konumların “ne olduğu“ hakkında konuşma hakkını kendi elinde tutan ve bu sayede kendi bulunduğu konum sorgulama dışı kalan bir “iktidar konumu“dur.
Sayfa 16 - MetisKitabı okuyor
Aslında endüstriyel kapitalizmin “merkez” toplumlarında bile çoğu bölge ve şehir hızla poft-endüstriyel bir toplumsal yapıya dönüşüyor. Bunun sonucu olarak, geleneksel mavi yakalı işçi erkek imgesi de erozyona uğruyor. Bu süreçte, erkekler geleneksel rollerinden kopmamak için öfkelerini erkeklik kimliklerinin muhafazası ve yeniden kurgulanması adına kullanabiliyorlar. Sonuçta, başta kendi ırksal üstünlük söylemi olmak üzere, şiddet içeren ve çatışmacı erkeklik imgelerini besleyen eğilimlere yatkın hale geliyorlar. Diğer deyişle, yükselen ırkçılık, yabancı düşmanlığı, mikro milliyetçilik ve sokak şiddetinin bu tür bir “erkeklik krizi”nin telafisi çabaları olarak da ortaya çıktığını söylemek mümkün.
Sayfa 104 - Metis Yayınları
Bireysel başarıyı fetişleştiren grup üyeleri kendi başarısızlıklarını başkalarına, “öteki”lere bağlama eğiliminde oluyorlar: Kadınlar, siyahlar, yabancı göçmenler; Türkiye'de Kürtler, dış düşmanlar vb. nedeniyle durumlarının kötüye gittiğine inanırlar.
Sayfa 103 - Metis Yayınları
Resim