Ermiş uzun zamandır kütüphanemde olan ama bir türlü elimin gitmediği bir eserdi. Hep çok satanlarda olması dolayısıyla ön yargılıydım da biraz. Malum bizim çok satanlarımız çoğu zaman vitrin kitabı olabiliyor. Kitaba dönecek olursam Cibran beni fazlasıyla şaşırttı. Evet felsefeye dair bir kitap olduğunu biliyordum ama daha karmaşık ve anlaşılması zor bir dil ile zihin yapısı bekliyordum. Aksine felsefe ile deneme türünün yoğrulmuş hali gibi geldi bana. Dili de bir o kadar sıkmayan bir akıcılıkta ve bir o kadar sadelikten uzak. Bu dengeyi kuruyor olmadı başlı başına bir güzellik.
Kitapta üç isim ön planda: Orfe, Mitra ve Mustafa. Bu karakterlerin hepsinin ayrı ayrı simgelediği şeyler var. Mustafa karakteri kitapta bir nebi olarak görünüyor ve yanlarında bir gün geçirdiği haklın çeşitli sorularına cevaplar veriyor. Bu sorular insana, yaşayışa ve hakikate dair bazı sorular. Mustafa yani nebi bu sorulara cevap veriyor. Kitabın tamamı bu soru cevaplardan oluşuyor. Mustafa’nın verdiği cevaplar ise okuyucunun da aslında düşünce açlığını gidererek cevaplar. Kitabı okurken tüm cevaplar bana verilmiş gibi bir his oluştu bende. Zira sorular bana, sana , bize , insanlığa dair ne varsa kapsıyor. Kesinlikle okuması bir kitap ama evvela Cibran’ı tanıyarak olunması gereken bir kitap. Beni kendi içime sürükleyen, sorularıma soru, cevaplarıma ise yine soru ekleyen bir kitap oldu. Diğer kitaplarını da muhakkak okumalıyım dediğim bir yazar oldu. Selam ve dua ile.