Bazen bir kitabı okurken durmadan alıntı yapma isteğine bürünüyorum. Bunu yaparken de ister istemez kitaba haksızlık yaparım korkusu da var tabi (çünkü bu kitabı baştan aşağı yazmak gibi olabilir :D) Neyse, bu incecik kitabı okurken bu istek bende tekrar oluştu.
Eserin konusuna gelecek olursak Orphalese halkı ve El Mustafa arasında hayat ve insanlık hakkında geçen konuşmalardır. Bu konuşmalar arasında suç ve ceza, evlilik, din, dostluk, zaman gibi kavramlara, ayrı ayrı başlıklar altında değinilmiştir. Eserin yazarı Halil Cibran'ın söz konusu halk için Orphalese ismini seçmesinin sebebi olarak "Orpheus" isimli mitolojik bir karaktere gönderme yaptığı düşünülmektedir. Bu mitolojik karakter doğunun bilgeliğini batıya götürmesi ile bilinmektedir. Ayrıca Orphalese, tarihte mekansız; ama ruhuyla ve insanlarıyla, her coğrafya ve iklimde mevcut bir şehir olarak nitelendirilmektedir.
Eseri okurken aklıma durmadan Hz. Muhammed ve Hz. İsa geldi. Peki hangisiydi bu ermiş? Bu soruyu sorduktan sonra Halil Cibran'ın şu sözüyle karşılaştım: “Göğsümün bir tarafında İsa, diğer tarafında Muhammed oturur.” Sanırım bu her şeyi açıklamaktadır.
Ermiş'i okurken kendimi her türlü normdan soyutlanmış gibi hissettim. Adeta bütün insanlıkla bütünleşiyordum. İşte Ermiş de bunu istiyor zaten; iyi ve kötüyü, üzüntü ve mutluluğu, başarıyı ve başarısızlığı bir bütün olarak ele almamızı ve onlarla barışık olmamızı istiyor. Çünkü ona göre insanlık ancak bu şekilde özgür olur. Yazar, hayat ve insanlık hakkında o kadar çok nokta atışında bulunmuş ki, hak vermediğim bir düşünce yok neredeyse.