Merhaba sevgili okurlar; yazar Iain Banks ile yeni tanıştım.
Kitabın arka kapağını okuyunca bende uyandırdığı merakla beklentim çok yükseklere çıktı; ancak benim gibi yanlış bir zamanda okursanız beklentinizin karşılığını alamayabilirsiniz‼
Kahramanlarımız; sessiz ve sakin görünen ama aykırı bin iç dünyaya sahip olan, bize göre fazla zeki, evin küçük çocuğu Frank, ona "şuradaki kapıyı görüyorsun değil mi? Sağdan sola tamamı seksen beş inç" gibi gereksiz bilgiler veren biyokimyacı garip bir baba, tıp okulunu bırakıp köpekleri yakmaya başlayan ve bu yüzden tımarhaneye kapatılan, oradan da kaçan en az Frank kadar tehlikeli bir abi Eric.
Frank; eşekarısı fabrikası olarak adlandırdığı düzenekte rutin olarak hayvan öldürüyor. Tabii hayvan cinayetlerinin yanında insan cinayetleri de var. Küçük kardeşi Paul, kuzenleri Blyth ve Esmerelda. Frank'ın bu cinayetleri işlerken hissettiği duyguları okuduğunuz zaman soğukkanlı olmanız gerekecek; çünkü bir hayli ürkütücü.
Sonuna gelecek olursak; kitap boyunca devam eden durağanlık gidiyor, ağzı açık kalmak deyimini bizzat yaşıyor, çocuk-aile-şiddet-cinayet kavramlarını bir süre sorgulamaya başlıyorsunuz.
Gelelim kitap okuma macerama. Açıkçası okurken biraz zorlandım, zaman zaman da okuduğumu anlayamadım diyebilirim ama bir türlü de kitabı bırakamadım.✔ Size tavsiyem bu kitabı okumaya başladığınızda çevrenizdeki her şeye , herkese duvar örün, kendinizi sadece Frank'ın gezegenine bırakın.