Çünkü onlar, dini, dünyayı izah sadedinde insanlar tarafından icat edilmiş bir öğreti (doktrin) saymazlar.
Tersine, din, insanın iradesinin dışında ve fakat gene bir insan (peygamber) aracılığıyla onlara tebliğ edilen bir hakikatin ifadesidir.
Dua, çünkü, havaya atılan bir taş gibidir: etkisi mutlaka görülür. Havaya atılan bir taş, bu dünyada bir değişim talebini içerir. Havaya atılan bir taş, bir irade izharıdır: bir eylemdir. İrade izharı, miskince ve gafletle ve içi boş bir düşünme biçimi değildir. Olay, deyim yerindeyse, kendi iradesini Allah'ın iradesiyle bütünleştirebilmenin eylemini dile getirir. Kendi iradesini Allah'ın iradesi içinde yitirmeyi veya Allah'ın iradesi içinde diriltmeyi tazammun eder. Böyle bir iradeyle ferman edilen bir buyruğun yerine getirilmemesi, tanımına aykırı düşer. Kendi iradesini Allah'ın iradesiyle bütünleştirebilen marifet sahibinin "ol!" emri olmak zorundadır. Çünkü Allah'ın buyruğu, bir şeyi dilediği zaman, ona ancak "ol!" demesinden ibarettir: o da oluverir.
Akıl, kendisine tayin edilen sınıra ulaştıktan sonra, kendini inkârdan başka yapabileceği bir şey kalmıyor, kalmaz.
Ama hayretin önü nihayetsiz biçimde açık durmaktadır.