Duaların kabul edileceğine dair çeşitli Hadisler var. Kimi zaman dua sahibinin duasının kabul edilmediğine dair kuşkuları ortaya çıktığında, onlara kendileri için daha hayırlı olanın takdir edildiği, kimi zaman da bu dünyada kabul görmeyen duaların kişinin öbür dünyasında günahlarına karşı geleceği haber verilerek karşılıksız bırakılan bir duanın olmadığı, olmayacağı bildirilmiştir. Dua, çünkü, havaya atılan bir taş gibidir: etkisi mutlaka görülür. Havaya atılan bir taş, bu dünyada bir değişim talebini içerir. Havaya atılan bir taş, bir irade izharıdır: bir eylemdir. İrade izharı, miskince ve gafletle ve içi boş bir düşünme biçimi değildir. Olay, deyim yerindeyse, kendi iradesini Allah'ın iradesiyle bütünleştirebilmenin eylemini dile getirir. Kendi iradesini Allah'ın iradesi içinde yitirmeyi veya Allah'ın iradesi içinde diriltmeyi tazammun eder. Böyle bir iradeyle ferman edilen bir buyruğun yerine getirilmemesi, tanımına aykırı düşer. Kendi iradesini Allah'ın iradesiyle bütünleştirebilen marifet sahibinin "ol!" emri olmak zorundadır. Çünkü Allah'ın buyruğu, bir şeyi dilediği zaman, ona ancak "ol!" demesinden ibarettir: o da oluverir.
Müslüman, içinde yaşadığı şartları temelinden Müslümanca şarta dönüştürmekle görevli kılınmıştır. İslâm'ın siyaseti de mevcut şartlara ve kurulu düzene rağmen, her hâlükârda dünyaya müdahale etmeye hazır beklemektedir.